“Sizden önceki nesillerden aklı başında kimseler (insanları) yeryüzünde bozgunculuk yapmaktan alıkoysalardı ya! Ancak içlerinden kendilerini kurtardığımız pek az kimse bunu yapmıştı. Zulmedenler ise içinde şımartıldıkları refahın ardına düştüler ve günahkâr kimseler oldular.
Rabbin, halkları salih ve ıslah edici kimseler iken memleketleri zulmederek helak etmez.” (Hud Suresi 116-117)
Kavimlerin toplu olarak helak olma hadisesi Peygamber Efendimiz ile son bulmuştur. Ama bir takım sosyolojik gerçekler vardır. Toplumların var olması, yücelmesi ve tarih olması bir takım yasalara bağlıdır. Sosyologların bu ve benzeri ayetleri günümüz şartlarında sosyoloji metotları içerisinde yeniden yorumlamaları gerektiği kanaatindeyim.
Bu ayetlerde kötülüklerin yok olması için toplumda fazilet sahibi kimselerin çoğalması ve bunların kötülükleri önlemeye çalışmasının gereğine işaret edilmektedir. Kötülüğün yaygınlaştığı toplumlarda ahlâkî endişelere yer vermeyen çoğunluk, refahın getirdiği şımarıklıkla zevklerinin peşine düşerek günaha gömülmüşlerdi. Bunun neticesinde de kötülerle birlikte iyilerde toplu olarak helak olmaktan kurtulamamışlardı.
Unutmayalım ki bir toplumda iyiliği tavsiye edip kötülüğü önleyecek, hak ve adaleti tesis edecek kimseler bulunduğu sürece o toplum yok olmaz. Bunlar bulunmadığı takdirde ise o toplumun yok olması mukadderdir.
Rabbimiz aklı başında kimselerin yeryüzünde bozgunculuk yapanları uyarmalarını, onların bozgunculuk yapmalarına fırsat vermemeleri gerektiği uyarısını yapmaktadır. Aklı başında olan kimse, bulunduğu makam mevki itibari ile engel olma kabiliyeti olan kimselerdir. Sivil toplum kuruluşlarından ekonomik faaliyet yürütenlere, basın yayın sektöründen sanatçılarımıza, siyasilerimizden ilim adamlarımıza kadar her kesimi kapsayacak genişliktedir. Toplumun değer verdiği, itibar gösterdiği bu kişiler bozgunculuk çıkarmak isteyenlerin emellerini gerçekleştirmek için yaptıkları çalışmaların farkına vardıkları halde bunlara engel olma gayretinde olmazlarsa, nemelazımcılık hastalığına yakalanarak kendi rahatlarını düşünüp gerekli uyarı ve ikazları yapmazlarsa o toplumda her türlü fitne fesat tohumları rahat bir şekilde gelişecektir. Tohumlar filizlenip boy attıktan, toplumun her tarafını sardıktan sonra yapılacak müdahale veya pişmanlık hiçbir fayda vermeyecektir.
Yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim yalnız hatim indirmek için veya namazlarda okunmak için inmemiştir. Okumak ve gerektiği şekilde amel etmek için inmiştir. Hud Suresinin bu ayetlerinin hayatımızda ne kadar yer aldığını bir kez daha sorgulamak temennisi ile…