BOP + GOP = 15. HAÇLI SEFERİ

Muammer AÇIKGÖZ: ( Eğitimci-Yazar)

“Göklerin ve yerin yaratılması, dillerinizin ve renklerinizin farklı olması da onun (varlığının ve kudretinin) delillerindendir. Şüphesiz bunda bilenler için elbette ibretler vardır.” (Rum Suresi-22)

“Ne Arap’ın Acem’e, ne de Acem’in Arap’a üstünlüğü yoktur, üstünlük takvadadır.”(Hadis)   

Irkçılık İslam’da yoktur ve ırk bir üstünlük vesilesi değildir. Başka bir ayette de: “De ki: Halil İbrahim Milletindenim” buyurulur.

……………..

New-York Times’ın başyazarı Samuel Huntington 1991yılında, SSCB’nin dağılmasının ardından ‘Medeniyetler Çatışması’ tezini yazdı. Bu teze göre; “1. Milenyum Hz. İsa Efendimizin tanındığı milenyum, 2. Milenyum Hristiyanlığın yükseldiği milenyum, 3. Milenyum Hristiyanlığın diğer dinlere (özellikle İslam dünyasına) kesin üstünlük sağladığı milenyum olacak” mış! En son savaşın adı da “Armageddon Savaşı” imiş. Bu tezle, Siyonistler ve Evangelist Hristiyanlar tarafından zaten dünyada var olan huzursuzluğun sinirleri zıplatıldı. İslam dünyasından gelen tepkiler üzerine, Samuel Huntington ve çırağı Francis Fuciyama birincisine rahmet okutacak ikinci tezlerini ileri sürdüler: “İslam, kendi içinde çatışacak!”

1991’de SSCB’nin dağılmasını fırsat bilen ABD, tek kutuplu bir dünyanın merkezine oturup bu iki tez doğrultusunda ‘Büyük Ortadoğu Projesi’ni, ardından Genişletilmiş Ortadoğu Projesi’nin piyasadaki uygulamasını hızlandırdı.

1991 ve 2003 Irak Savaşları ve 2002 Afganistan Savaşı, aslında Brezinski’nin fikir babalığını yaptığı Avrasya’nın Kontrolü Stratejisi’nin bir sonucudur. Yapılan plâna göre; Fas’tan Endonezya’ya kadar sınırlar yeniden çizilecek! Ne hikmetse bütün operasyonlar İslam ülkelerinde yapılıyor, İslam dünyası kan gölüne dönüştürülerek, kan ağlatılıyor.

2006’da İslam dünyasının tepkisini ölçmek için, Armed Forces Journal isimli bir Amerikan Silahlı Kuvvetleri dergisinde, Ortadoğu ve Türkiye’yi şerha şerha parçalayan bir değişim haritası yayımlandı. Bir de “Kanla Çizilen Sınırlar/Kanlı Sınırlar” başlıklı zehir zemberek yazı… Siyon plânı ile Evangelist-Haçlının, iki zehirli gücün plânıydı bu! Bayrak Dergisinin 2006 yılındaki konuyla ilgili sayısı, milletimize bu meseleyi derinlemesine irdeleyerek duyurdu.

Küreselleşme ile yüzünü gizleyen emperyalizm, BOP projesiyle de ABD liderliğindeki Hristiyan ülkelerin İslam ülkelerine apaçık bir meydan okumasıyla başlayan halin, tecavüzle, kanla yeniden şekillendirmesidir.

 

BOP-GOP HAKKINDA KONUŞULANLAR

-‘Tanrı’dan görev aldım. Afganistan ve Irak’ı da onun için işgal ettim. Biz, Müslümanlara 15. Haçlı Seferi’ni başlattık. (George W. Bush bu ifadeyi, BBC belgeselinde, Filistin Lideri Mahmut Abbas ile görüşmesinde kullanmıştır.)

-‘Başta Türkiye olmak üzere Fas’tan Basra Körfezi’ne kadar olmak üzere Ortadoğu’da bulunan 22 ülkenin sınırlarının değişmesi gerekli.’ (Condelessa Rise. ABD Dışişleri Eski Bakanı. Washington Post’taki röportajından.)

-“Başkan Bush’un Haçlı Seferi sözlerini destekliyorum, SAVAŞIMIZ İSLAM’LA. Biz, Afganistan ve Irak’ı işgal etmeseydik, onlar İslam Birliği’ni kurup İsrail’i yok edeceklerdi.” (Dick Cheney,  ABD Başkan Yardımcısı. Amerikan Girişim Enstitüsü’nde yaptığı konuşmadan…)

-“Hepimiz Bizans’ın çocuklarıyız. Avrupa’nın temel şartlarına uymuş bir Türkiye, Avrupa için olağanüstü tehlikelidir. Onun için BOP gecikmeksizin gerçekleştirilmelidir.” (Jacques Chirac, Fransa Eski Cumhurbaşkanı. Amerikalı gazeteciye verdiği demeçten…)

……………………

  1. yüzyılın ilk yarısında 1. ve 2. Dünya Savaşı yaşandı. İki simetrik savaş! Siyonizm’in planladığı savaşlardır bunlar! İkinci yarısında ise 50 yıl süren başka bir savaş olan, ideolojiler (Kapitalizm-Komünizm) savaşı yaşandı. Bu savaşın veya sürenin adı Soğuk Savaş dönemiydi. Bu savaş da Siyonizm’in eseriydi. Çünkü dönemin organizatör ve hükmeden üç lideri olan; Rooswelt, Churchill, Stalin Yahudi idi. 21. yüzyıldaki savaşların adı bunların ardından, belli olmaya başladı: Asimetrik savaş! Yani benim teröristim, senin teröristini yener!

Artık dünyanın jandarmaları, birbirlerini veya hedef ülkeleri; yetiştirdikleri teröristlerle yola getirmeye, ikaz etmeye ve terbiye etmeye başlıyorlar. Örneğin, Madrid Metrosu bombalandı ve 750 kişi öldü! Karşılık olarak Londra Metrosu havaya uçuruldu, 500 ölüm haberi dünyaya savruldu. Tabi bunlara azmetmiş suçlu beyanı da gerekiyordu. Bunların suçu, hemencecik, İslamcı teröristlere ustaca fatura edildi. Londra Metrosu’nun havaya uçurulmasıyla ilgili olarak Bayrak Dergisinin ilgili sayısı dikkatlice ve ibretle incelenmelidir.

11 EYLÜL 2001 İkiz Kulelerin vurulması; Amerika’nın Simetrik Savaşa dönmesi için icat edildi sanki. George W. Bush, babasından miras kalan savaşçı ruhunu beklemeksizin döktürdü. Sudandı, Irak’tı, Afganistan’dı derken, insansız hava araçlarıyla resmen Pakistan’ın bombalanması teröristlerin bulunduğu toprak bahanesiyle sağlandı. Bu vahşi bombalar, müminlerin yüreğini sızlattı, canını incitti. Dünya, şaşkınca seyretti! Neyin olduğunu, kimin yaptığını daha düşünmeye fırsat verilmeden, niyeti bozuk bu ahtapot güç; hedefi, failleri tespit etmiş ve kollarını boğazlarına dolamıştı! Dediği dedikti ve dediği tek doğruydu. “Bizden olanlar ve olmayanların” saflarını emredilen yerde almaları sağlanıyordu! Ne hikmetse sömürülmekten mecali kalmamış, üstün teknolojilerden habersiz bir toplum; teknolojisi çok güçlü, akledilemeyen güvenliğe sahip ülkeleri mahveden terörün uygulayıcıları oluyordu. Ardından hep de geri kalmış Müslüman ülkeler kan gölüne çevriliyordu.

Gerilikte gelişmeyi alt eden bir kirli ve gizli akıl vardı. Bu akıl İslam’da değil ama sıkboğaz edilmiş Müslümanlarda bulunuyordu!

 

GOP BAŞLARKEN…

GOP’ un başlangıç noktası Tunus’tu. Ardından Cezayir ve sonra Yemen karıştı. Körfez ülkeleri derken, Suudi Arabistan, şöyle bir yoklandı. Mısır ise şiddetle sarsıldı.

Toplum mühendisleri iyi iş gördü doğrusu. Ne de olsa 1970 ten beri CIA merkezlerinde dersini almışlardı.

Fakat… Libya bu şablona uydurulamadı. Toplum mühendisleri yaya mı kaldı desek, hayır hayır! İngiltere, İtalya, Fransa, Almanya; Simetrik Savaş özlemlerini bir türlü dindiremediler. Bunun için, NATO şemsiyesi altında fazlalık silahları ve bombaları azaltmak niyetiyle safiyane şeyler yapmak lazımdı. Ne mi yani? Önce Toplum Mühendisleri medyanın tüm unsurlarını, hedefle temasta olan tüm devşirilmiş ve devşirilmemiş istihbarat ağıyla hedef kitle üzerinde etkili olacak psikolojik temas sağlandı.  Demokrasi ihracıydı arzulanan. Türkiye’den çıkan ilk ses: “NATO’nun Libya’da ne işi var!” idi. İkinci celsede denizaltılarını “ne işi var” denilenlerin hizmetine sunuldu. Sonra da NATO’nun Kara Kuvvetleri Merkez Karargâhı İzmir’e taşınarak işgal hızlandırıldı! Karadan paralı Sırp askerleri saldırdı. Havadan da uçaklarla NATO markalı bombalarla destek verilerek, denizden de saldırılarak; Libya’nın Kaddafi’den kurtuluşu için hayırhah (!) milletler çabaladı durdu. Ülke böylece iyi niyetlerin eseri olarak ateş, barut ve kan gölüne döndü(!). Ülkede yaşayanların açlık, fakirlik, eğitim ve başkaca hiç de bir sorunu yoktu. Olsundu! Dünyada karnı acıkan efendilerin, Kaddafi’nin ülkesiyle ve Kaddafi’yle sorunu vardı! Bu sorun ancak işgalle ve enerji kaynaklarına hâkim olmakla tedavi edilebilirdi

Kaygılanmayın! Sadece zararsız niyetle bir operasyon gerekliydi, müşterekçe!

Demek ki; Libya petrollerine kısa zamanda ve kısa yoldan sahip olmak isteyenler ortalığı cesetlerle süsleyerek açılış yapıyorlardı! Olsundu canım, onlara göz kırpanlar, kendini garantide hisseden kardeş ülkeler sadece televizyonlarında dün naklen savaş izliyorlardı! Bugün de işgali canlı izliyorlar! Hallerine de şükrederek!…

Büyük efendiler işi iyi bilir!  Senaryoyu eksiksiz yazarlar.

Önce zalimi gözyaşları içinde seçtirir veya darbeyle işbaşına getirir, birinci iyilik olarak… Sonra da onu alaşağı ederek ikinci bir iyilik yapar. Bazen de yaptıklarının maliyeti kendini zora sokar, geçim sıkıntısına yol açabilecek gelecek krizlere karşı alimallah gözüne uyku girmez. Tedbir alır, işgallerle, silahları satacağı savaşlarla cüzdanını iyi kollar! Avrupa ülkelerinin birer birer yuvarlandıkları, ama sakladıkları ekonomik krizler böylelikle düzeltilerek defedilmeye çalışılır!

Canla-kanla beslenenler için meşrulaştırılmış çare bulmak zor değildir. Hani anlatılan misaldir ya: Adam karısını dövecekmiş, bahane ararmış. Bakmış ki un eliyor, bir de sallanıyor! “Hah, bunu niye yaparsın” diye kafa göz şişirilir. Gelişmişler de aynen böyledir. Ekonomilerini, ihtiyaçlarını bahaneler üreterek, sopalı veya sopasız böyle tedarik ederler! Bu bir yöntemdir. Bu yönteme en yatkın olanlar bu kültürlerle hamuru karılanlardır!

Sonunda Kaddafi’ye alçakça tecavüz ve kazık çakmalar…

 

SIRA SURİYE’DE

Sonra sıra Suriye’ye geldi. GOP’ un yeni kilometre taşıydı bu! Suriye’deki rejimi devirmek, ya da maşalara devirtmek sıradaydı. Rol üstleneceklerde sıradaydı hani, isteyenlerle iş daha da kolaydı! Efendilerin burnu kanamadan bir ülkeyi cehenneme çevirmek seyre değerdi doğrusu! Osmanlı İmparatorluğu’nu parçalayarak bu diktatör devletçiklerini kuranlar; sonradan yani 1970’li yıllarda da Ortadoğu ve Afrika’da seri ihtilallerle rejim değişikliklerini yapıvermişlerdi!

1.Dünya Savaşı sırasında Osmanlı İmparatorluğu’na ait olan bölge İngiltere ve Fransa arasında 16 Mayıs 1916 tarihinde yapılan SYKES-PİCOT Antlaşması ile paylaşılmıştı. Bölgenin idaresi, savaş sonunda 25 Nisan 1920’de alınan BM kararıyla, İngiltere mandasına verilmiştir.

Yetmişli yıllarda Ortadoğu, Afrika, Güney Amerika’da ‘sabah erken kalkan general,  ihtilal yapar’ modası yaygındı. CIA gözetiminde, KGB kontrolünde olması da gerekir tabi…

Bölgemizle ilgili olarak gönlümüzün istediği maşa olmamaktır. Bu konuma düşmemektir. Kurdukları rejimi beğenmeyenler kendileri devirsinler… Türkiye’yi de bulaştırmasınlar derken bir de baktık ki; savaş bir şekilde geldi sınırımıza dayandı! Türkiye’ye sığınan Suriyeli sayısı 3-5 milyonu buldu deniliyor. Allah yöneticilerimizin kalp gözünü açsın, basiretini artırsın. Bu elim günde, Türkiye’nin hiçbir komşusuyla savaşa tutuşma lüksü yoktur. Bu milletin Kurtuluş Savaşından bu yana yeni birikmeye başlayan enerjisini berhava etmeye hiçbir yöneticinin hakkı olamaz. Asla, asla, asla! Suriye savaşına bulaşmamalıyız, ama kardeşlerimizi koruyacak gözlemden de vazgeçmemeliyiz.

 

PKK (KCK) BİR HAÇLI ORDUSUDUR

Türkiye,  George Bush’un ilan ettiği 15. Haçlı Seferi’nin asimetrik 5. Kolu PKK ile olan mücadelesine 400 milyar dolar harcadı. Bu parayla 15.000 hastane, 30.000 okul, 800 otomobil fabrikası, otoyol bağlantılarıyla 130 boğaz köprüsü yapılabilirdi. Türkiye’nin bütün altyapı tesisi baştan sona yenilenebilirdi. İşsizliğe çare olurdu. Yapılacak yatırımlarla cari açık sıfırlanırdı. İşsizliğin teröre açtığı yol da kapanırdı. Ümmet-i Muhammed perişan olmazdı. Milli birliğimizi tehdit eden unsurlar Teksas çöllerinin kaktüsleri gibi aramızda bitmezdi.

Bu güzellikleri engellemek kimin işine gelir?

El cevap Batı’nın! Amerika, Rusya, İngiltere, Fransa, Almanya, İsrail vs.nin… Öyleyse PKK onların 5. Koludur. ASALA’yı tasfiye ettiler, yerine PKK’yı kurdular.

PKK bizi zayıf düşürmek ve parçalamak üzere görev yapan bir Haçlı ordusudur! Bu ihanet ordusu; SEVR Antlaşması’nı, önümüze koyan Haçlıların ülkemizi parçalamaktan vazgeçmediklerini gösterir. İstiklal Savaşı’nın şanlı şehit ve gazilerinin parçalayıp tarihin çöpüne attıkları Sevr’i temize çekip yeniden önümüze koydular.

 

PKK SİYASALLAŞIRKEN…

Millet Partisi Genel Başkanı, Sayın Aykut Edibali, ‘DOĞU MESELEMİZ VE ÇÖZÜM YOLLARI’ kitabının bir yerinde şöyle demektedir: ‘Biz biliriz sizin kime secde ettiğinizi!’

Amerika’nın yöneticilerimizin kulağına fısıldadığı “Bir sebep uydurun (mesela açılım), PKK’yı dağdan indirin, mecliste siyaset yapsınlar, kontrolünüz altında bir iki cümle konuşur susarlar”. Tavsiyesiyle, milletvekilliğiyle ödüllendirilen PKK’nın şehre inmiş uzantısı BDP’ liler;

– “Kürtlerin dini Zerdüştlüktür, Kürtler zorla Müslümanlaştırıldılar”, baklasını ağızlarında geveleyerek gerçekten kime secde ettiklerini döktürdüler. Ayrıca yılanbaşlarından Murat Karayılan AB şemsiyesi ve finansı altında yaz(dırıl)dığı son kitabında secde yönü olarak Zerdüşt’ü işaretlemektedir. Teslim olan teröristler defalarca dağda İslam Dininin kötülendiğini, Zerdüştlük propagandası yapıldığını ifade etmişlerdir. Namazla alay edilen PKK skeçlerini ekranlarda defalarca izlemedik mi?

-“PKK’yı dağdan indirin, mecliste siyaset yapsınlar, kontrolünüz altında bir iki cümle konuşur susarlar” tavsiyesi, gerçekte ABD–İngiltere–İsrail üçlüsünün 12 yıldan beri dillendirdikleri bir plândır. 12 sene önce İngiliz basınının hemen bütün köşe yazarları,

-“Artık PKK siyasallaşmalıdır, PKK’yı siyasallaştırmanın bir yolunu bulup açmalıyız, Kürt sorunu uluslararası arenaya çekilmelidir” içerikli makaleleri sık sık yazmışlardır. İktidar, bu konuda oyuna dâhil miydi, yoksa oyuna mı geldi hususu tarihin cevabını vereceği kaygılarımızdandır. Nitekim o dönemin Sayın Başbakanı da BDP’ ye şöyle seslenmişti:

-“İki seçeneğiniz var; ya Kandil, ya Meclis!” Bu sözlerin arka planında, BDP’ nin mecliste bulunmasından duyulan sıkıntıyla sanki dağa çıkmasını temenni etme emareleri vardı. Açılım fiyaskoyla neticelendi. En büyük zararı da 900 yıldır tartışılmayan Türk Kimliği bunun peşinden tartışılmaya başlandı.

O zamanın İçişleri Bakanı olan İ. N. Şahin, Şehit ve Gazi ailelerine verdiği iftar yemeğinde şöyle seslendi: “Öldürdüğümüz her dört PKK militanının ikisi İsrail, Ermenistan, İran, Irak, Suriye pasaportludur”.

O zamanın Meclis Başkanı da Şehit ve Gazi ailelerine verilen iftar yemeğinde;

-“Siz zannediyor musunuz ki çocuklarınız üç buçuk teröristle savaşırken şehit oldu? Hayır, biz burada yedi düvelle savaşıyoruz, adeta İstiklal Savaşı’nı yeniden yaşıyoruz” dedi. Yine basına verdiği demeçte de; “Türkiye’deki terörün arkasında en çok Avrupa kıtası var, en çok Avrupa devletleri var”.

Buradan anlayacağımız şudur: PKK, Haçlı ordusunun asimetrik 5. Kol Çetesidir.

Öyleyse bu terör odaklarına Türk milleti adına demir yumruğunuzu vurun, bunlar ancak ondan anlarlar! 15 yıldır terörü önlemek için hangi ciddi kanunu çıkardınız? (Ayrıca zinayı suç olmaktan çıkararak, sokağa akseden ahlaksızlığa da sebep oldunuz, adeta meşrulaştırdınız!)

Son aylarda günlük olarak 50 kilo, yüz kilo, 150 kilo, 500 kilo eroin, esrar, asit anhidrit, 100.000 baş dişi Hint keneviri, 500.000 paket kaçak sigara yakalanıyor. Dağda, taşta, kuytu köşe bucaklarda Hint keneviri tarlaları bulunup imha ediliyor. PKK’nın ikmal yollarının biraz kesildiği anlaşılıyor. Peki, niçin 15 yıl beklendi?

 

BOP=GOP EŞBAŞKANLIĞI; VAHŞETE ORTAKLIKTIR

2002 yılında iktidara gelen AKP’de BOP’ u destekleyen ilk beyanat Başbakan Erdoğan’ın ağzından Beyaz Saray’da Başkan Bush ile 28 Şubat 2004’te yaptığı görüşmede verilmiştir:

-“Türkiye, …demokratik değerlerin yerleştirilmesini öngören bu projeye destek vermektedir. Türkiye, projede anahtar rol oynayacaktır…”

Bu toplantı sonunda Türkiye’ye model ülke olarak “eş-başkanlık” görevi verilmiştir.

Sayın Abdullah GÜL, dönemin Dışişleri Bakanı olarak 14 Mart 2006 Radikal Gazetesine verdiği demeçte şöyle diyordu: “Büyük Ortadoğu Projesi Türkiye’nin dış politika ilkelerine uygundur. ABD ile hareket ediyoruz. Amacımız İslam ülkelerine özgürlük ve demokrasi getirmek.”

Ortadoğu’da son on beş yılda olanlara baktığımızda demokrasi yerine; kan, gözyaşı, barut, ateş, zulüm ve katliamın gittiğini, huzurun son kırıntılarının ise tükendiğini görüyoruz.

Sayın Cumhurbaşkanımıza ve Sayın İktidar yetkililerine, “BOP Eş Başkanlığı” görevini gözden geçirmelerini öneriyorum. Gelinen nokta bunu zaruri kılmaktadır. Yoksa milletimiz, tarih ve mazlum Müslüman kardeşlerimiz; bu zulmün ortağı olarak sizi anacak ve ahları sizi abad etmeyecektir!

Faydalanılan Kaynaklar:

1-Bayrak Dergisinin 2001-2006 yılı sayıları.2-Doğu Meselemiz Ve Çözüm Yolları. Aykut Edibali, Bayrak Yayınları, 1. Baskı

Yorum Yapın

Navigate