KUDÜS MESELESİ

 

Kudüs’ün İsrail’in başkenti olarak tanınması gündeme getirilince, Filistinli liderler, derhal tepki gösterdiler. ABD Başkanı Trump’ın Kudüs’ü İsrail’i başkent olarak ilan edince bu ilanın barışı getirmeyen “ölüm öpücüğü” olacağını söylediler.1

Türkiye’de ise AKP Hükümeti, olası durumu bir “felaket”2 olarak nitelendirdi, öfkeyle karşı çıkmaktı. Cumhurbaşkanı Erdoğan da, Kudüs’ün başkent olarak ilan edilmesinin “kırmızı çizgimizi ihlal” olacağını ifade etti.

6 Aralık’ta ABD Başkanı Trump, Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıdığını açıkladıktan sonra, Arap Birliği, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’ın çağrısı üzerine olağanüstü toplandı. Toplantının ardından yapılan açıklamada, barış görüşmelerinin etkileneceği dile getirildi.3 Tüm dünyada öfke ve tepki meydana geldi. İstanbul’da 13 Aralıkta toplanan Kudüs Zirvesi’nin ardından, sadece Batı’da değil Doğu’da da tepkiler meydana geldi. Çin Doğu Kudüs’ü Filistin’in başkenti olarak tanıyacağını açıkladı.4 Japonya’da ve Malezya’da Kudüs’ün İsrail’in başkenti olarak tanınmasına tepki gösterileri düzenlendi.5

Aslında ABD’den daha önce Rusya 6 Nisan’da Batı Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıyacağını dile getirmişti. Rusya Dışişleri Bakanlığı tarafından bir süre önce yapılan açıklamada, Rusya’nın, Batı Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıdığı ve Doğu Kudüs’ün ise gelecekteki bir Filistin Devleti’nin başkenti olması gerektiğine inandığı duyurulmuştu.6 Yani ABD’den önce tanıyacağını ifade edenlere neden böyle bir tepki zamanında verilmemişti? Burası net değil.

 

ABD’nin Batı Kudüs’ü İsrail Başkenti Olarak Tanıması

İsrail Başkanı Netanyahu’nun bu girişimi hakkında açılan yolsuzluk davaları sebebiyle halkın kendisine yönelik sokaklara taşan öfkesini7 başka bir kanala yönlendirmek olarak yorumlanabilir. Keza aynı taktik hakkında açılan davaların kazanılmaya başlamasıyla iyice tutuşan ABD Başkanı Trump’ın da izlediği bir taktik pekala da bu olabilir. Zira Trump 6 Aralık’ta yaptığı açıklamadan sonra, Trump’ın kaybetmeye başladığı davalar sebebiyle, seçim vaatlerinin hiçbirini yerine getiremeyen tek ABD lideri olmaktan kurtulmak, kendisine oy verenlerin desteğini kaybetmemek için bu açıklamayı yaptığını ifade edenler oldu. Kudüs’ün sadece İsrail’in başkenti değil de Filistin’in de başkenti olarak tanınabileceğini, bu durumun hukuki olarak korunması olarak yorumlayanlar da oldu.8

 

Kudüs’ün Hasreti…

Bir zamanlar Osmanlı toprağı olan Kudüs, Osmanlı’dan sonra rahat yüzü görmemiştir. Ancak hali hazırdaki mevcut durum ve zaman eskisi gibi değil artık. Gerçek şartları bilerek hareket etmemiz gerekiyor. Devletler, doğar, büyür ve çökerler. Eğer bir devlet, devlet olmanın gereklerini yerine getiremezse, batması da kaçınılmaz olur. Osmanlı I. Dünya Savaşı’ndan sonra Kudüs’ü kaybetti. Kudüs de Osmanlı’yı kaybetti.

 

  1. Dünya Savaşı’nda Filistin Cephesini Nasıl Kaybettik?
  2. Dünya Savaşı’nda sırf kutsal mekanları korumak üzere Filistin ve Hicaz Cephesi’nde neredeyse ordumuzun yarısını kaybettik. Filistin cephesinde özellikle hava üstünlüğü İngilizlerdeydi9. Çölde kullanılmak üzere cepheye tahsis edilen Albatros tipindeki modası geçmiş uçakların benzin sıkıntısı, İngilizlerin hava üstünlüğünü daha da sıcak hissettiriyordu.

Filistin hiçbir önemli yeraltı zenginliği olmayan sadece Kutsal mekanları için değerli olarak addedilen bir bölgeydi ta ki kıyı şeridi petrol arama tekniği geliştirilene kadar… Artık Filistin hem kendi topraklarındaki hem Akdeniz kıta sahanlığı içindeki hem de Kıbrıs’taki petrol yataklarıyla sebebiyle stratejik konuma sahip bulunuyor.

  1. Dünya Savaşı esnasında Filistin Cephesi’nde Osmanlı Devleti’ne yardım etmek yerine İngilizlerin parasına tamah eden Filistinliler, kendilerini Britanya’nın gerçekten de adilane koruyup gözeteceğini sandılar. Britanya Filistinlilere saldırıda bulunmak üzere Yahudilerin çete ve sonrasında da ordu kurmalarına seyirci kaldı.

 

Kıbrıs Filistin’e Örnek Olabilir

Maalesef tüm Arap Dünyası Birliği, Osmanlı’nın ve Türkiye’nin Kıbrıs politikasındaki dirayeti gösteremedi. Kıbrıs da bir zamanlar Osmanlı’ya aitti. Üstelik Kıbrıs Peygamber Efendimizin Halasının Kıbrıs’ın fethinde şehit düştüğü ve kabrinin bulunduğu mukaddes bir beldemizdir. Bununla birlikte Kıbrıs’ta şu anda iki devletin olması, Kıbrıs’ın kan gölü olmasına tercih edilen başarılı bir milli politika olmuştur. Benzer şekilde Kudüs için de uluslararası hakların korunduğu iki devlete ait tek başkent olarak yorumlamak da mümkün olabilir. BM’nin ve ABD’nin taahhütlerin fiiliyata geçmesi, kuvvetli diplomatik temaslarla güvence altına alınabilir. Hudeybiye Anlaşması’nı hatırlayalım. Görünüşte mağlubiyet gibi ama bu İslam’ın derlenip, toplanma ve İslam’ın süratle yayılması için emsalsiz bir fırsat olarak kullanıldı. Mesele, samimiyet, inanç ve hazırlık ve kalite meselesidir. Rahmetli Akif’in dediği gibi bir hilal uğruna ne güneşler batıyor? Kudüs elbette mukaddestir. Ve üç dinin de mukaddes beldesidir, kullanımı adil olmalıdır.

 

  1. Dünya Savaşından Sonra

İsrailli diplomatlara göre, 7000 yıllık Yahudi topraklarının 70 yıllık başkenti Kudüs.10 Bu İsrailli diplomatların iddiası. Onlara göre öyle…

  1. Dünya savaşının sonlarına doğru 2 Kasım 1917’de Britanya Dışişleri Bakanı Lord Arthur James Balfour, “Filistin’de Yahudi halkı için ulusal yurt kurulması” fikrine destek verdi. I. Dünya Savaşı’nın ardından Milletler Cemiyeti, Britanya’ya Filistin üzerinde manda hakkı verdi.11

Filistin’de zaten ikamet eden bölgenin sakinleri Filistinler ile göçmen Yahudiler arasında dengeyi sağlamak üzere Britanya, göçmenleri bataklık halindeki kıyı ovasına yerleştirdi. Bu esnada salgın olan sıtma hastalığı nedeniyle, bölge zaten Filistinlilerin nüfusu bir hayli azalmıştı. Filistinliler ise bu ovaya hakim platoda yaşıyorlardı.

Bu deklarasyondan sonra Filistinlilerle Yahudiler arasında huzur hakim oldu mu? Olmadı, olamadı… 1929’da İngilizlere karşı Arap uyanışı başladı. 1936’da Arap ayaklanması zirveye çıktı. Bu esnada büyük buhranın İngiltere üzerinde baskısı iyice kuvvetli hissediliyordu. İngilizler, Arapların öfkesini dindirmek üzere Yahudilerin Irgoun gibi gizli örgütlerine saldırılar düzenlediler.

 

  1. Dünya Savaşı’nda

Yahudiler, 1935’te David Ben Gurion başkanlığında devlete sahip oldular. II. Dünya savaşında ise Hitlerin antisemitist tutumu, ABD’nin ve Orta Avrupa’nın Filistin Devleti’ne yardımını arttırdı. Tüm dünyada Filistin’e Yahudi göçü başladı. Ancak yine de II. Dünya Savaşı esnasında Siyonistler, Nazizme karşı İngilizleri desteklediyse de 1947’de İngiliz güçleri, Exodus Gemisi’yle soykırımdan kaçan ve Avrupa’dan gelenlerin Hayfa Limanı’na yaklaşmasını engellediler. Bu skandalın Avrupa ve ABD’de meydana getirdiği tepkinin ardından İngiliz hükümeti, Yahudiler ve Araplar arasında çözüm bulununca Filistin’i terk edeceğini açıklamak zorunda kaldı. Mandaterlik görevini bıraktı. 1947’de BM, Filistin’i her biri ayrı ayrı üç parçadan oluşan iki devlete bölmeye ve Kudüs ile Beytüllahim’in uluslararası bir iç toprak oluşturmasına karar verdi. İngiliz mandasının, Sovyetlerin de yardımıyla resmen sonlanmasından sonra İsrail’in bağımsızlığı 14 Mayıs 1948’de BM’de ilan edildi. Ancak bu plana Araplar, Yahudi bölgelerine saldırarak karşı çıktı. Suriye, Lübnan, Ürdün, Irak ve Mısır, İsrail mevzilerine saldırmaya başladılar.

 

Balfour Deklarasyonu Başarılı Oldu mu?

İngiltere Başkanı Theresse May, Balforu Deklerasyonuyla İsrail Devleti’nin öncüsü olmakla gurur duyduğunu12 söylerken, acaba adaletsizlik ve desise temelleri üzerine inşaa edilmiş olan deklarasyon, ilan edildiğinden beri hiçbir zaman, huzur, barış ve refahı sağlayamadığının farkında mıydı? Öyle ki uluslararası kamuoyuna boyalı kelimelerle yeniden hatırlatılan Balfour Deklerasyonu’na en başta İngiltere’deki ana muhalefet cephesinden tepki geldi. Muhalefet lideri Corbyn ise Filistin’e ait toprakların terk edilerek üstlerindeki baskının azaltılaltacağını13 söyleyerek eleştirdi.

 

Kuzey Kore İle Sağlanacak Barış Ortadoğu’ya Örnek Olabilir

“İntifada hareketi”, İsrail’in sağ kanat muhalefet lideri Ariel Sharon’un yüzlerce korumasıyla 2000 yılında Mescid-i Aksa’yı ziyaret ettikten sonra meydana gelen İkinci İntifa’da 3000 Filistinli ve 1000 İsrail askeri canından oldu. Gazze şeridi 10 senedir İsrail’in ambargosu altına bulunuyor. Mısır ile Filistin-Gazze arasındaki tek geçit kapısı olan Refah geçidini İsrail, kendisine saldırmak üzere silah kaçakçılığı yapılmasının önüne geçmek üzere ambargo altında bulundurduğunu öne sürüyor. 14 En son olarak İsrail’in Demir Küre Harekatı’nda Filistin’de taş taş üstünde kalmadı. Başta Filistinli ve tüm dünyadaki İslam ülkesi liderlerinin ve Kudüs Meselesi’ne destek veren liderlerin öfkeyle değil, aklı selim ile hareket etmeleri tüm insanlığın menfaatine olacaktır.

ABD, kendisini tehdit eden Kuzey Kore’den kat be kat güçlü olduğu halde, müzakere yoluna gitmeyi tercih ediyor. BM, Kuzey Kore ile yaptığı görüşmeleri fırsat olarak yorumlayabiliyor. ABD’nin önceki dönem dışişleri bakanlarından Madaleine Albright, diplomasinin ulusal güvenlik için önemli bir araç olduğunu vurguluyor.15 Bunlar Ortadoğu’da barış ve huzur ortamının yeniden tesis edilmesi için güzel gelişmeler, fırsatlar olabilir.

 

Sonuç

İslam adına hareket ettiğini iddia eden liderler, dinin insanlığa bahşediliş amacının, hayatı, aklı, nesli, insan onurunu korumak olduğunu unutarak, nasıl İslam adına bebeklerin, çocukların canlarını bile bile ateşe atabiliyorlar? Liderler nasıl oluyor da İslam’a hizmet ettiklerini iddia edebiliyorlar? O çocukların büyümesi ve tüm dünyaya İslam’ın güzelliklerini sunarak yaşamaları gerekir. Ölmeleri değil. Eğer Allah dileseydi tüm dünyadaki insanlar koşulsuz, şartsız Allah’ın iradesine tabii olup Müslüman olurlardı.16 Halbuki böyle bir şeyi Allah bizden istememiştir. Herkesin bu dünyada birbirinin haklarına saygı duyarak barış içerisinde yaşamaya hakkı vardır. İslam Dinine hizmet etmek için İslam Dünyası’nın liderlerinin evvela tüm dünyada bilimin, gelişmenin en gerisinde ve maalesef sefil bir halde yaşadıklarını, halklarına böyle bir hayatı reva gördüklerini anlamaları gerekir. Burada sorun İslam dinin sisteminden değil, İslam Dinini yaşadığını iddia eden Müslümanların algılarından ve İslam’ı hayatlarına tatbik etmemelerinden kaynaklanmaktadır. Bir zamanlar tüm dünyaya medeniyet getiren Müslümanlar eğitimleriyle, tedavileriyle, adaletleriyle tüm dünyaya örnek ve ilham kaynağı olurken şu anda İslam Dünyası neden bu haldedir? İslam Dininin sistemi neden işleyemiyor? Elbette her sisteme etki eden dış faktörün sistemi etkilemesi söz konusu olduğu gibi, sistemlerin dejenerasyonunda veya çalışmamalarında en büyük etken sistemi çalıştıran dahili unsurların çalışmamasıdır. Ayet-i kerimede buyurulduğu gibi “İnsan için ancak kendi elleriyle yaptıklarının karşılığı vardır”17. İşte İslam Dünyası’ndaki toplumun en büyük sıkıntısı kendi elleriyle kendisine verdiği sıkıntıdan kaynaklanmaktadır. İslam Dünyası birbirine karşı tahammülsüz, sevgisiz, birlikten, kardeşlikten yoksun…

İslam Dünyası’nın uyandığı, aklını güzelliklerle doldurduğu ve kullandığı zamanlara hasretle…

 

…………………………………….

1 https://www.timesofisrael.com/the-presidents-guide-to-recognizing-jerusalem-as-israels-capital/?utm_source=The+Times+of+Israel+Daily+Edition&utm_campaign=61a13c4f6a-EMAIL_CAMPAIGN_2017_12_05&utm_medium=email&utm_term=0_adb46cec92-61a13c4f6a-54818597, 06.12.2017

2 http://www.dw.com/en/arab-world-warns-us-not-to-recognize-jerusalem-as-israeli-capital/a-41631128?utm_source=Sailthru&utm_medium=email&utm_campaign=EBB%2012.05.2017&utm_term=Editorial%20-%20Early%20Bird%20Brief, 05.12.2017

3 Milliyet, 6.12.2017

4 http://avim.org.tr/tr/Bulten/CIN-BASKENTI-DOGU-KUDUS-OLAN-BAGIMSIZ-FILISTIN-I-DESTEKLIYORUZ?slid=SlE1Y_G0hWiQGsWqnuy1U5xJvgs&utm_campaign=Avim+G%C3%83%C2%BCnl%C3%83%C2%BCk+B%C3%83%C2%BClten+-+Daily+Bulletin+-+2309&utm_content=SlE1Y_G0hWiQGsWqnuy1U5xJvgs&utm_medium=email&utm_source=sendloop.com&utm_term=Avim+G%C3%83%C2%BCnl%C3%83%C2%BCk+B%C3%83%C2%BClten+-+Daily+Bulletin+-+2309, 16.12.2017

5 Yeni Akit, 15.12.2017

6 http://avim.org.tr/tr/Bulten/RUSYA-DAN-KUDUS-ACIKLAMASI-1?slid=SlE1evG0hWiQGsWqnuy1U5xJvgI&utm_campaign=Avim+G%C3%83%C2%BCnl%C3%83%C2%BCk+B%C3%83%C2%BClten+-+Daily+Bulletin+-+2302&utm_content=SlE1evG0hWiQGsWqnuy1U5xJvgI&utm_medium=email&utm_source=sendloop.com&utm_term=Avim+G%C3%83%C2%BCnl%C3%83%C2%BCk+B%C3%83%C2%BClten+-+Daily+Bulletin+-+2302, 07.12.2017

7 https://www.timesofisrael.com/if-netanyahu-is-so-corrupt-and-dangerous-why-dont-rivals-unite-to-defeat-him/?utm_source=The+Times+of+Israel+Daily+Edition&utm_campaign=62e6b9c7a2-EMAIL_CAMPAIGN_2017_12_04&utm_medium=email&utm_term=0_adb46cec92-62e6b9c7a2-54818597, 5.12.2017

8 CNN International, 6.12.2017

9 Türk Havacılık Tarihi 1912-1923, s. 79, Uçuş Okulları Basımevi, 2012

10 https://www.timesofisrael.com/israel-hits-back-at-turkish-leader-over-threat-to-sever-ties/?utm_source=The+Times+of+Israel+Daily+Edition&utm_campaign=61a13c4f6a-EMAIL_CAMPAIGN_2017_12_05&utm_medium=email&utm_term=0_adb46cec92-61a13c4f6a-54818597, 06.12.2017

11 Yves, Büyük Oyunu Anlamak, s.289, NTV. 2006

12 https://www.timesofisrael.com/british-pm-emphatically-rejects-call-to-apologize-for-balfour-declaration/?utm_source=The+Times+of+Israel+Daily+Edition&utm_campaign=57484adcf3-EMAIL_CAMPAIGN_2017_11_03&utm_medium=email&utm_term=0_adb46cec92-57484adcf3-54818597, 6.11.2017

13 https://www.timesofisrael.com/corbyn-urges-uk-to-mark-balfour-centenary-by-recognizing-palestine/?utm_source=The+Times+of+Israel+Daily+Edition&utm_campaign=57484adcf3-EMAIL_CAMPAIGN_2017_11_03&utm_medium=email&utm_term=0_adb46cec92-57484adcf3-54818597, 6.11.2017

14 https://www.timesofisrael.com/hamas-accuses-palestinian-authority-of-holding-up-unity-pact/?utm_source=The+Times+of+Israel+Daily+Edition&utm_campaign=f8c5f9c62d-EMAIL_CAMPAIGN_2017_12_03&utm_medium=email&utm_term=0_adb46cec92-f8c5f9c62d-54818597, 4.12. 2017

15 CNN International, 15.12.2017

16 Hud/ 11; 118

17 Necm/ 53; 39

Yorum Yapın

Navigate