Fener Rum Patrikhanesi’nin açtığı okullardan birisi olan Ayvalık İkonomos Akademisi’nin 1884 yılı ders müfredatında;
“Türklerin ahlak, milliyet, din ve gelenekleri dejenere edilecek. Bu amaçla küfürler öğretilecek ve bu küfürlerin Türkler arasında yayılmasına çalışılacak. Türkler ziyana ve diğer ahlaksızlıklara teşvik edilecek. Türk gençleri arasında kabadayılık ruhu aşılanarak sevgi ve saygı bağlılıkları kırılacak. Aralarına ikilik sokulacak. Argoya benzer bir küfür dili Türkler arasında yayılarak milli dil ve duyguları bozulacak…” maddesi yer almaktadır.
Osmanlı Devletinde Rus büyükelçisi olarak uzun seneler çalışan İgnatiyef, “isyana elebaşılık etmek” suçundan Fener Patrikhanesi’nin kapısında asılan, Patrik Gregorius’un, Rus Çarı Aleksandr’a yazdığı mektuba hatıralarında şöyle yer veriyor:
“Türkleri maddeten ezmek ve yıkmak gayr-ı mümkündür. Çünkü Türkler, çok sabırlı ve mukavemetli insanlardır. Gayet mağrurdurlar ve izzet-i nefis sahibidirler. Bu hasletleri de, dinlerine bağlılıklarından ve kadere rıza göstermelerinden, an’anelerinin kuvvetinden, padişahlarına, kumandanlarına, büyüklerine itaat duygularından gelmektedir. Türkler zekidirler ve kendilerini müspet yolda sevk ü idare edecek reislere sahip oldukları müddetçe de çalışkandırlar. Gayet kanaatkârdırlar. Onların bütün meziyetleri, hatta kahramanlık ve şecaat duyguları da an’anelerine olan merbutiyetten (bağlılıktan), ahlaklarının salâbetinden (kuvvetinden) gelmektedir.
Türkler ’de evvela itaat duygusunu kırmak ve manevî rabıtalarını (bağlarını) kesretmek (parçalamak), dinî metanetlerini zaafa uğratmak icap eder. Bunun da en kısa yolu, an’ânât-ı milliye ve mâneviyelerine uymayan haricî fikirler ve hareketlere onları alıştırmaktır.
Türkler, haricî muaveneti (dış yardımı) reddederler, haysiyet hisleri buna manidir. Velev ki, muvakkat bir zaman için zahirî kuvvet ve kudret verse de, Türkleri harici muavenete alıştırmalıdır. Maneviyatları sarsıldığı gün, Türkleri kendilerinden şeklen çok kuvvetli, kalabalık ve zahiren hâkim kuvvetler önünde zafere götüren asıl kudretleri sarsılacak ve maddî vasıtaların üstünlüğü ile yıkmak mümkün olabilecektir. Bu sebeple, Osmanlı Devleti’ni tasfiye için, mücerred olarak harp meydanındaki zaferler kâfi değildir. Ve hatta sadece bu yolda yürümek Türkler’ in haysiyet ve vakarını tahrik edeceğinden, hakikatlere nüfuz edebilmelerine sebep olabilir.
Yapılacak olan, Türklere bir şey hissettirmeden bünyelerindeki bu tahribi tamamlamaktır!”
Türkiye ve İslam alemi üzerinde emelleri olanlar asırlarca bu milleti yok etmek, tarihin milletler mezarlığına gömmek için çok uğraşmışlar ama hiçbirinde başarılı olamamışlardır. Tarih kitapları haçlı zihniyeti ile Türk milletinin sayısız mücadelesine şahit olmuştur.
Cephede istedikleri sonucu alamayanlar şimdi strateji değiştirerek kültür ve sanat faaliyetleri ile, gayri milli kaynaktan beslenen siyasi çalışmalar ile gerekli olan yıkım faaliyetlerini kendi kendimize yaptırmaya çalışılmaktadırlar.
Yaşadığımız olaylar Ayvalık İkonomos Akademisi’nin müfredatının fiili olarak günümüzde birebir gerçekleştiğini ortaya koymaktadır. Bu ihanet programının gerçekleşmesine bilerek veya bilmeyerek kimler hizmet etmektedir?
Her zamankinden daha çok birlik berberliğe ihtiyacımız olan günümüzde birkaç fazla belediye başkanlığını kazanabilmek, oy oranlarını artırabilmek için siyasilerimizin seçmenleri ötekileştirmeleri, kamplara ayırmaları kime ne kazandıracaktır?
Politikacılar, yayın kuruluşları, dizi yapımcıları, sanatçılar yaptıkları çalışmalarda söylemlerini yeniden gözden geçirmelidirler. Milletimizin birlik beraberliğini bozacak, millet düşmanlarının emellerine hizmet edecek her türlü söz ve eylemlerden sakınmalıdırlar. Reyting ve para kazanma uğruna ahlaki ve manevi yapının dejenerasyona uğramasına sebep olunmamalıdır.