Bayram, imanımızı muhafaza etmenin sevincini yaşamaktır

Evveli rahmet, ortası mağfiret, sonu cehennem azabından kurtuluşa vesile olan Ramazan ayını bu yıl da idrak etmenin mutluluğunu yaşadık. Bir ay boyunca tuttuğumuz oruçlar, okuduğumuz Kur’an- Kerim tilavetleri ve mukabeleleri, yapılan hayır hasenatlar ve yaptığımız nefis muhasebesi ile Rabbimize karşı kulluk vazifelerimizde dini duyguları hayatımızın zirvesine çıkardık. Gerek Rabbimize karşı gerekse beşeri ve sosyal hayatta yapmamız gerekip de yapmadığımız, unuttuğumuz amellerin ve davranışların tespitini yaparak kendimize yeni bir yol çizdik.

Ramazan ayı tüm kesimlere hızlandırılmış bir eğitim verdi. Camilerde vaaz ve nasihatlerle başlayan eğitim çalışması gazetelerden radyolara, sosyal medyadan televizyonlara kadar tüm iletişim araçlarında bir ay boyunca devam etti. İslam’ın ameli ve sosyal boyutu anlatılarak Müslümanların daha duyarlı olmaları sağlanmaya çalışıldı. Camilerimiz görmediği kalabalık cemaatler ile bir ay boyunca doldu taştı. Çoluk çocuk, kadın erkek herkes bu eğitimden faydalandı. Bayramın gelmesi ile hızlandırılmış eğitimimizi tamamladık. Şimdi eğitimde aldığımız bilgilerin pratiğe dökülme zamanıdır. Eğitim sertifikalarının alınmış olmasının verdiği rehavetle tatil havasına girmemek gerekir. Ramazan ayında aldığımız eğitimi sürekli hale getirerek ve eğitimde kazandığımız bilgileri amellerimize de yansıtarak hayatımıza devam etmeliyiz. Bir ay boyunca kazandığımız güzel alışkanlıkların bir ömür boyu devam etmesi için gayret göstermeliyiz.

Şeytanların bizleri saptırmak için giriştikleri tüm mücadelelere rağmen onlara boyun eğmeyerek imanımızı muhafaza ettiğimiz için şimdi bayram yapıyoruz. Bayram ibadetlerin tatile çıktığı bir zaman değildir. Tazelenen imanın ve kulluk bilincine varmanın, imanımızı amellere yansıtmanın sevincini yaşamaktır. Müslümanların sevincine ortak olmaktır.

Bir tarafta bu bayram sevincini yaşarken; Çin’de Uygur Türklerine ve dünyanın değişik bölgelerinde Müslüman kardeşlerimize karşı girişilen insanlık dışı muameleler, İslam coğrafyasında yaşanan Müslümanların Müslümanlarla yaptığı silahlı mücadeleler, akan Müslüman kan ve gözyaşları sevincimizi hüzne dönüştürmektedir.

Yüce Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de “mü’minler kardeştir” buyurarak, aralarında kardeşlik hukukunu gözetmelerini istemiştir.

“Bir mü’minin bir mü’mini öldürmesi olacak şey değildir. Ancak yanlışlıkla olması başka…

Kim bir mü’mini kasten öldürürse, cezası, içinde ebedî kalacağı cehennemdir. Allah, ona gazap etmiş, lânet etmiş ve onun için büyük bir azap hazırlamıştır.

Ey iman edenler! Allah yolunda sefere çıktığınız zaman, gerekli araştırmayı yapın. Size selâm veren kimseye, dünya hayatının geçici menfaatine (ganimete) göz dikerek, “Sen mü’min değilsin” demeyin.” ( Nisa 92- 94 ) buyrulmuş olmasına rağmen, Müslümanların Müslümanlara karşı giriştiği silahlı mücadeleyi ne ile izah edebiliriz?

 

“Mü’minler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin. Allah’a karşı gelmekten sakının ki size merhamet edilsin.”(Hucurat;10) emri Rabbimiz tarafından verilmiş olmasına rağmen, kardeşlerimizin arasını düzeltmek yerine taraf olarak kavganın içinde yer almak ve kavgayı körüklemek hangi düşüncenin mahsulüdür?

 

“Allah’a ve Resûl’üne itaat edin ve birbirinizle çekişmeyin. Sonra gevşersiniz ve gücünüz, devletiniz elden gider. Sabırlı olun. Çünkü Allah sabredenlerle beraberdir.” (Enfal 46) ilahi buyruğunu niçin dikkate almıyoruz?

 

İslam dünyasında yaşayan Müslümanlar, Kur’an’ın sadece lafızlarını okuyup anlamadıklarından, Kur’an’ı sevap makinesi olarak görüp amel edilecek bir kitap olarak görmediklerinden Rabbimizin emir ve yasaklarını dikkate almamaktadırlar. Rabbimizin emirleri bir kenara bırakılınca da Müslümanlar kendi aralarında didişip durmaktadır. Kendi aralarında barışı sağlayamayanlar devletlerini kaybetmekte, imandan kaynaklanan rüzgarlarını kaybetmektedirler. Böyle olunca da dünyanın farklı bölgelerinde inançlarından dolayı zulme uğrayan kardeşlerimize yardım eli uzatılamamaktadır. Bayramın Müslümanların uyanışına vesile olmasını temenni ederek insanlığın her zamankinden daha çok muhtaç olduğu İslam’ı doğru bir şekilde anlamak ve yaşamak temennisi ile…

 

 

 

 

 

Yorum Yapın

Navigate