Sinema Köşesi: THE POST

Basın ne için vardır?

1971’de bir sabah Amerika halkı hoşuna gitmeyen gerçeklerle uyanır. Newyork Times gazetesinde Vietnam Savaşı’yla alakalı Pentagon belgeleriyle alakalı haber yapılmıştır. Devletten sızdırılan belgelerdeki Amerikan askerlerinin hükümet tarafından savaş yenilgisi kabul edildiği halde bir sene fazla tutulup yüzlerce kaybın boşuna verildiği bilgisi halkı ayaklandırır.

Nixon hükümeti ise bu bilgilerin gerçekliğini tartışmak yerine tüm enerjisini basına sansür koyup  basının vazifesine engel olmaya harcar. Yayın yasakları, tehditler havada uçuşur. Belgeleri yayınlayan gazetecilere anında davalar açılır, haberin devamını yapmaları engellenir.

Bir basın kuruluşunda basın özgürlüğünün önüne set çekildiğini farkeden diğer kuruluşların görevi demokratik ve özgür ülkelerde ne olmalıdır? Korkudan sinip vazifelerini yapmaktan geri çekilmek mi yoksa tehditlerden korkmayıp ne olursa olsun basın halk içindir  demek mi?

Film  olayları Washington Post Gazetesi üzerinden işliyor. Newyork Times’a gelen yasaktan sonra belgelerin geri kalanına ulaşan gazetececiler yayınlayıp yayınlamama konusunda ayrıma düşerler. Genel yayın yönetmeni ve haber ekibi her ne olursa olsun yazmak isterken gazetede hissesi olan sahipler buna müsade etmek istemez. Son söz en büyük en büyük hissedar olan Kay Graham’a düşer.

 

Meryl Streep’in canlandırdığı Kay Graham rolü filmde bize erkek egemen dünyada kadın otorite olmanın zorluklarını fazla söze gerek bırakmadan doğal akış içerisinde hissettiriyor. Kocasının ölümünden sonra miras kalan gazeteyi idare etmeye çalışan Graham küçümseyici erkek bakışlarına aldırış etmeden sürüdürmeye çalıştığı yöneticilik görevinde çok önemli bir sınavla karşı karşıya kalıyor.

Graham’ın onayı ve çalışanların ısrarıyla Washington Post, Times’tan bayrağı devralır. Film haberin hazırlanışı sürecinde ve yayınlanmasına kadar gerilim dolu bir heyecan yaşatıyor.

Baskıdan sonra Times’la birlikte dava edilen Newyork Post gazetesi mahkemeye çıkar. Filmin son sahnelerinde, sansüre rağmen vazifesini yapan gazetecilerin haklı gururlu bekleyişlerine şahit olurken   mahkeme sonucu bize hukuk üstünlüğü dersi sunar.

 

Haberin hazırlanmasında çalışan gazetecilerden biri mahkeme sonucunu bütün büroda heyecanla bekleyen arkadaşlarına okur. Mahkeme kararı şöyledir:  Basın yöneticiler için değil yönetilenler içindir.

2017’de en iyi film dalında Oscar’a aday gösterilen  filmin yönetmen koltuğunda  Steven Spielberg  oturuyor. Ayrıca sanat yönetimi açısından görsel bir şölen sunuyor. Gerçek olaylardan uyarlandığı için  sonuç olarak görmeyi özlediğimiz ders niteliğinde bir film.

Darısı basın özgürlüğüne aç bütün ülkelerin başına…

Keyifli seyirler.

Yorum Yapın

Navigate