Travma kelimesini, günlük dilde bizi zorlayan, şaşırtan, canımızı sıkan durumlar ve olaylar için sık sık kullanıyoruz. Psikolojik anlamda ise travma; günlük rutinimizi bozan, ani ve beklenmedik bir şekilde gelişen, dehşet, kaygı ve panik yaratan, baş etmekte zorlanılan, fiziksel, duygusal bütünlüğümüzü tehdit edebilecek yaşantılar ve durumlar olarak tanımlanabilir. Bir yakının kaybı, yaşanan kaza, yaralanma veya hastalık, doğal afetler, şiddete veya istismara maruz kalma, savaşlar, salgın hastalıklar, ekonomik krizler, aile bütünlüğünün bozulması travmatik olaylara örnek olarak verilebilir. Bu tür olaylar yaşandığında , üzüntü, öfke, endişe, suçluluk, umutsuzluk, kaygı, korku, karamsarlık duyguları yaşanabilir. Bunların hepsi normal duygular ve tepkilerdir. Normal olmayan; yaşanılan durum veya olaydır.
Yaşanan travmalar herkesi aynı şekilde ve aynı düzeyde etkilemez. Travmanın yarattığı etkiler; yaşanan olaydan zarar görenler, yakından tanık olanlar, geçmişte benzer durumlar yaşamış olanlar, yeterli sosyal destekleri olmayanlar için daha ağır olabilir. Çocuklar için de travmatik bir durumla, olayla baş etmek hatta anlamak, anlamlandırmak kolay değildir. Çocuklar böyle durumlarda daha çok korku hissederler. Duygularını ifade etmekte zorlanırlar. Tepkilerini daha çok yetişkinleri gözlemleyerek ortaya koyarlar.
DOĞRU BİLGİLENDİRİN
Çocukların olan bitenle ilgili korku ve kaygıları genellikle haber programlarından ve çevrelerinden duydukları, yaşlarına uygun olmayan bilgilerden, ifadelerden, görüntülerden kaynaklıdır. Bu yüzden çocukların yanındaki konuşmalarınıza, izlediklerinize özen gösterin. Sizi görmediklerini, duymadıklarını, anlamadıklarını düşünmeyin. Onları daha fazla korkuya, endişeye sürükleyecek, felaket senaryoları içeren konuşmalardan kaçının. Hem kendinizin hem çocuklarınızın ekran karşısında geçireceği süreye dikkat edin. Sosyal medyadan değil güvenilir kaynaklardan bilgi alın ve çocuğun yaşına uygun düzeyde paylaşın.
DURUM VE DUYGULAR HAKKINDA KONUŞUN
Bazı yetişkinler, çocukların anlamayacağını ya da daha fazla tedirgin olacaklarını düşünerek yaşanan olay, durum hakkında konuşmaktan kaçınabilirler. Çocukların etkilenmemesi için onların yanında hiç konuşmamak, her şey normalmiş gibi davranmak da doğru değildir. Çocuk kendi duyguları ile ilgili suçluluk hissedebilir. Ailenin diğer bireylerinin de benzer duygu ve düşünceleri olduğunu bilmek, duymak çocukları rahatlatır. Ailenin zor günlerde bir arada olduğunu, duygularını paylaşabildiğini görmek kendisini güvende hissetmesine yardımcı olur. Korkunun da diğer duygularımız gibi normal olduğunun, bizi önlem almaya, tedbirli olmaya iten bir duygu olduğunun anlatılması önemlidir.
KONUŞMASI İÇİN CESARETLENDİRİN
Bazen çocuklar konuşmak istemeyebilirler. Böyle bir durumda konuşması için onu cesaretlendirin. Siz kendi duygu ve düşüncelerinizi paylaşarak konuşmayı başlatabilirsiniz. Çocuğunuz konuyu konuşmak istediğinde geçiştirmeyin. Yaşına uygun ve doğru bilgi verin. Konuyla ilgili korku ve endişelerini dinleyin. “Korkma bir şey olmaz” demek yerine; “korkuyorsun seni anlıyorum ama bu süreçte ben yanında olacağım” mesajı veren cümleler kurabilirsiniz. Bilginiz olmayan ya da nasıl cevap vereceğinizden emin olamadığınız durumlarda sorularının cevabını bilmediğinizi açıkça söyleyebilirsiniz. Bu konuda araştırma yapacağınızı, öğrendiklerinizi paylaşacağınızı belirtebilirsiniz.
KURALLARI ESNETİN
Bir travma yaşandığında küçük çocuklarda en sık görülen problem uyku ile ilgili olanlardır. Kendi başlarına yatmak istemeyebilirler, uyumakta güçlük çekebilirler, geceleri sık sık uyanabilirler veya kabuslar görebilirler. Anne babalarına yakın olmaya daha fazla ihtiyaç duyabilirler. Böyle zamanlarda uyku düzeni konusunda daha esnek davranılabilir. Birlikte daha fazla vakit geçirmek, olumsuz davranışlar yerine olumlu davranışlara odaklanmak, esnetilebilecek kurallar konusunda inatlaşmamak sorunun daha kolay çözülmesine yardımcı olabilir.
GÜNLÜK HAYATI DÜZENLEYİN
Travmatik durumlarda çocuklar güvende olduklarını hissetmek isterler. Günlük hayatın ve rutinlerin dışına çıkılması güven duygusunu zedeler. Sadece söylenen sözlerle değil davranışlarla da güven verilmesi gerekir. Bu yüzden mümkün olduğunca çabuk günlük yaşantıya ve evin genel düzenine dönmekte fayda vardır. Uzun süre karmaşa yaşanmasına, hayatın rastgele akışına izin vermeyin, düzen oluşturun. Hatta günlük işlere onları da katmak hem güzel vakit geçirmelerini hem de hayatın daha hızlı normalleşmesini sağlayacaktır.
OYUNA ZAMAN AYIRIN
Çocuklar en güzel oyun oynarken kendini ifade eder. Bol boy oyun oynamasına müsaade edin. Birlikte oynayabileceğiniz oyunlar hem size hem ona iyi gelecek. Mümkünse akranları ile vakit geçirmesine imkan verin.
GÜVENDE OLDUĞUNU HİSSETTİRİN
En önemlisi de; Çocuklar dünyanın güvenli bir yer olduğuna inanmaya ihtiyaç duyarlar. Yetişkinlerin sözleri ve davranışları bu inancın olumlu ya da olumsuz yönde oluşmasında etki eder. Anne babalar zor zamanlarda yaşamlarını düzenlerken, kendi duygu ve düşüncelerini ifade ederken bu etkiyi dikkate almayı unutmamalılar.
SAKİNLİĞİNİZİ KORUYUN, ÖRNEK OLUN
Travmatik durumlarda öncelikle yetişkinlerin sakinliklerini korumaları, stresi-kaygıyı doğru yönetmeleri, çocuklarda: “annem babam kendini koruyamıyor, beni nasıl koruyacaklar?” şüphesinin oluşmasına fırsat verilmemesi açısından hayati önem taşır. Bu durumun geçici olduğunu, yaşanılan duyguların normal olduğunu, fakat çaresiz olmadıklarını, durum ile baş etmeye yardımcı yöntemler-kişiler bulunduğunu yetişkinlerin sözleri ve davranışları ile hissettirmeleri çocukların sağlıklı tepkiler vermesine ve ruhsal gelişimlerine katkı sağlayacaktır.