15 Temmuz 2016 Darbesinin Tarih Perspektifinden Değerlendirilmesi

15 temmuz darbe teşebbüsü Cumhuriyet tarihimizin en kanlı darbesi olmuştur. Yüzlerce kişinin hayatını yitirdiği, böylesine kanlı bir darbe olmamıştır. Türkiye darbeler tarihine bakılınca en kanlı darbe teşebbüsü olan Talat aydemir, Dündar Seyhan gibi komitacıların darbeleri esnasında bile bu kadar çok kan dökülmemiş, hayat sönmemiştir. Bu darbeye karşı duran ve darbe esnasında hayatlarını yitiren, şehadet şerbetini içen vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet diler, ailelerine, yakınlarına başsağlığı dileriz.

Darbelere Hayır! Darbecilere Lanet!

Millet Partisi’nin efsanevi kurucusu Mareşal Fevzi Çakmak’tan, Osman Bölükbaşı’na ve Edibali’ye kadar Millet Partisi’nin geçmişi, her türlü gayrimeşru başarı ve iktidar heveslilerine karşı duruş, darbelere ve darbecilere karşı savaş ile doludur.

Bugüne kadar, Türk Milleti’nin varlık şartlarına zerre zarar verebilecek her türlü şer yapılanmasının, hangi maskeyi takmış olursa olsun ilk karşısına dikilen Edibali ve teşkilatı oldu. Rahmetli Mareşal Fevzi Çakmak askeri darbe ile Cumhurbaşkanı olması teklifini reddetmiş, keza rahmetli Osman Bölükbaşı, Milli Birlik Komitesi’nin naylon parti kurma teklifini reddetmiş, rahmetli Demirel evinden alınıp Zincir Bozan’a götürülürken yanında olmuştur. O, ne demokrasi araçtır demiş, ne de darbecilerin hükumetlerinde görev almıştır.

Bugünden sonra da bu değişmeyecektir.

Kargaşa dönemlerini fırsat bilip de dedikodu cemiyeti kuranlara, yüze gülüp arkadan konuşan korkaklaradır sözümüz. Mertçe meydan okuyamayıp da kargaşa arasında sırta hançer vurmayı maharet sayanlara, bundan önce haddi aşanlara ve bundan sonra haddi aşacak olanlaradır bu hatırlatmalar!

Birkaç konuyu hatırlatarak, haddi belirlememiz gerekiyor artık.

Millet Davası Nedir, Lideri Kimdir?

Aykut Edibali’nin, Yeniden Milli Mücadele Dergisi’nin 1970 yılında yayınlanan ilk sayısından itibaren Bayrak Dergisi’nin son sayısına kadar yayınlanan her yazısının, ilk konferansından son sohbetine kadar her konuşmasının arkasındayız. Her bir sözün ve yayınlanan her bir kelimesinin de maddi, manevi bedelini biz üstleniyoruz.

Edibali’nin kurduğu hiçbir teşkilat, kendisi başında olduğu müddetçe, Allah’ın davasının, yüce Türk Milleti’nin ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin menfaatlerinin bir an dahi uzağına düşmemiştir, düşmeyecektir. Millet davasının lideri Aykut Edibali; “Birlik Barış ve Kardeşlik Sancaklarını yükseltelim”, “Vatan Bütünlüğü için Herkes Görev Başına”, “Milletim Uyan!”, “Yaşasın Millet Kahrolsun Millet Düşmanları” diye Anadolu semalarında sesi yankılanan bilge bir liderdir. Türk milletinin meseleleri ile az çok ilgilenenler Edibali’nin kim olduğunu çok iyi bilir. Bugüne kadar kendisine inanan kimseyi yanlış bir istikamete yönlendirmediği gibi, kimsenin burnunu kanatmamıştır.

Aykut Edibali ve Millet hareketi; doğruların yılmaz savunucusu, yanlışların usanmaz düzelticisidir. Birleştirici, kaynaştırıcı, uzlaştırıcıdır. Herkese, her kesime hitap eder. Ölçüleri bellidir. İslam Rönesansı’nın temellerini oluşturan soylu bir sestir bu ses. Birçok insanın ağzına almaya cesaret edemediği dönemde demokrasi demiştir, Islahatçı Demokrasi. Din istismarının ve din düşmanlığının sona erdiği laiklik tanımı Edibali’ye aittir. Ne demişse çıkmış, bütün tahlilleri gerçekleşmiştir. Merak edenler yarım asırlık “Mücadele” tarihine baksınlar.

Kim Şu İftira Atanlar? Bu Davadan ve Mensuplarından Ne İstiyorlar?

Korkmayın ne isim verip savaş açacağız, ne de lanet okuma yarışlarına gireceğiz sizlerle! Bizler de fitne ateşinin körükleyicilerinden olmayacağız. Bizim davamız bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da birlikten yana olacak. Bu hareket hakkında konuşmaya cüret edenleri iyi biliyoruz… Allah’tan korkun! Tövbe edin! Rabbimiz’in sınırları olan Kur’an’a dönün. Her sataşmayla, her dedikoduyla uğraşmayacak büyük bir davamız, meselemiz var bizim. Bizim davamız, Türk Milleti’nin varlık ve beka davasıdır. Sevdamız “Muhteşem Türkiye” sevdasıdır.

Ey iftira atıp duran, haddi aşanlar! Telaşınızı anlamak zor değil. Size bir tavsiyemiz olsun, insanlardan korkmayın, yalnız Allah’tan korkun ve onun emirlerine uyun! İnsanların alay etmelerinden, size fırsat ve mevki vermemelerinden çekinmeyin! Rızkınızı ondan bekleyin ve Allah’tan korkun! Hatırlayın ki o tövbeleri kabul edendir! Haddi aşanlardan olmayın! Haddinizi bilin ve davanızın emanetlerini geri verin! Biz adil ve yüce Türk mahkemelerine güveniyoruz hesap sormak için, iftiralar ve basit kavgalarla uğraşacak değiliz! Ama sabırlı olun vakti var her şeyin! Önce milletin meselelerini çözelim.

Biz Adalet İsteriz, Hakkı Savunuruz!

Hiç şüphesiz Türkiye’nin karşılaştığı akıl ve havsala almaz darbe fiyaskosunun sebeplerini de millet vicdanı ölçüp tartacak ve dersler çıkaracaktır. Türkiye’nin karanlığa itildiği bu kanlı darbe senelerden beri iktidarın kanatları alında semiren, devlet imkanlarıyla beslenen sivil toplum maskeli bir ihtilal partisinin nasıl fark edilemediği, nasıl iktidar partisi tarafından anlaşılamadığı sorusu bugün de yarın da sorulacaktır. “Çok safmışım”, “Ne istediniz de vermedim” sözlerinin açılımı temiz vicdanların ve sağduyunun sorusu olarak kalacaktır.

Adaletiyle adını dünya tarihine altın harflerle yazdıran büyük Türk Milleti, senin tarihi-kutsal görevin adil olmak, sana hakkaniyet yakışıyor! Biz gerçek adaleti istiyoruz. Tarihinde ve tabiatında adalet ile hükmetmek olan Türk Milletini göreve çağırıyoruz.

15 Temmuz akşamı bu milleti, birileri kendi silahıyla vurdu. Bu milletin dokunulmazı, en kıymetlisi, göz bebeği ile vurdular bizi. Yaşanan hayal kırıklığı, kan kaybından daha da vahimdi o gece.

Biz bu felaketin arkasında her kim olursa olsun en ağır şekilde kınıyoruz. Görünenin dışında; olayın gerçek katilleri, hainleri kimse ortaya çıkarılmasını istiyoruz. Tetikçileri ve önde olanları infaz ve idam etmek sadece galeyana gelmiş toplulukların ateşini söndürür!

Mehmetçiğin arasına hainleri kimlerin sızdırdığının, örgütün ardında kimlerin olduğunun bulunmasını ve adaletle cezalandırılmasını istiyoruz. Herkes vazgeçse de Türk Milleti’nin, Mehmetçiğin davasını takip etmekten biz vazgeçmeyeceğiz! Onları Yüce Türk Milleti adına karar veren ‘adalet’e teslim edeceğiz!

Bizden Gözükenler Konusunda Bu Milleti ve Yöneticileri Uyaralı Çok Oldu.

Sosyal medyada bazı kendini bilmezler diyorlar ki “Fetullah Gülen ile ilgili yorum yapmıyorsunuz, yoksa üstü kapalı bir destek mi var?” ve bir çok ipe sapa gelmez laf… Bunlar ancak hasta bir kişiliğin nevrotik hezeyanları ve vehimleri olabilir! Dostlarımız diyor ki bu hainlere cevap verin!

Fetullah Gülen kim ki onunla ilgili konuşalım! Bu devleti gavur sayıp ele geçirmeyi saplantı haline getiren, sapkın düşüncenin ve hezeyanın mensupları muhatabımız bile olamaz. Ancak, madem ki dostlarımız üzülüyor, nezaketi acz ile karıştıranlar var. Bir kaç konuda daha Millet davasının sözlerini hatırlayalım, hatırlatalım!

Hatırlayın adı geçen terör zanlısını; sizler, her iktidara ve güce yanaşanlar, iftira ehli, “Diyalog süreci baş tacımız” “Hoca Efendi Hazretleri” “Dünya Barışı” tanımlamaları ile dünyevi menfaatler için yüceltip, o zihni ve zihniyeti hasta şahsın peşinde koşarken, bizi “ümmeti bölmeyin” “onların alnı secdeye değiyor, cemaat hakkında eleştiri yapmayın”, “bizim düşünüp de yapamadıklarımızı onlar yapıyor işte, okullar, yurtlar, kurup talebe yetiştiriyorlar, Türkiye’yi dünyaya tanıtıyorlar, ne güzel televizyonları yayın organları var” diye bizi suçluyordunuz yine! “Aradığımı onda buldum” diyerek övgüler sıralamadı mı bazıları?

Neden onlara bir çift söz söylemiyorsunuz da, her türlü vatan hainliğinin karşısında dimdik duran, ülkenin sigortası MİLLET mensuplarını karalamaya çalışıyorsunuz. Şimdi ne oldu da sizi uyarıp dururken, sizi ilk uyaranlara saldırmaya cüret ediyorsunuz!

Biz Vatikan’a da, Amerika’ya da, Rusya’ya da Tabi Olmadık, Olmayız!

Biz ne Vatikan’ı dost edinen, onlarla bizim aramızda fark yok diyen zihniyeti kabul ederiz, ne BOP’un eş başkanlığını ilan edenleri takip ederiz, ne İngiliz oyunlarıyla siyaset yapanlara yakın dururuz, ne de Rusya’nın yoldaşlığını kabul edenlerdeniz! Ve bunlardan olmayacağız! Biz bu milletin köklerine bağlıyız.

Kur’an’ı ve aklı değil de rüya ve vehimleri, sanıları, hareketlerinin temel dinamiği olarak kabul eden bir düşünce tarzı bizim için muhatap dahi kabul edilemezdir.

Adana’da, İnci Otel’de 01.05.2006 tarihinde gerçekleşen bir konferanstan, Bilge Lider Sayın Aykut Edibali’nin konuşmalarından kısa birkaç bölüm ile, bu, çok da gerekli ve önemli olmayan şahsın ve temsil ettiği zihniyetin bahsini bitirelim.

(F.G) Bir rahip hayatı yaşıyor. Bush’un Kafkaslara kadar olan hareketine hizmet ediyor. İngilizce okullar açıyor. Bu Bush’a hizmetkârlıktır. ABD’nin isteği, Türkiye Cumhuriyeti’nin izni ile F.G. okullar açıyor. Bush’un Fas’tan Himalayalar’a kadar uzanan projesinin, Ilımlı İslam Projesi’nin bir parçası. F.G. toplumun bir numaralı meselesi. Türkiye Cumhuriyeti düşmanlığı, asker düşmanlığı -dinsiz asker vb. konuşmalar yapıyorlar evlerinde- Türkiye Cumhuriyeti’nin belli makamlarını -polis, asker gibi- işgal etmek için ellerinden gelen çalışmayı yapıyorlar. F.G. uzun vadeli yatırım ile halk ihtilalinin hazırlayıcısı durumundadır. İktidarların devamlı ortağı oluyorlar.
ABD halkına saygım var ancak ABD siyasetine yön veren İsrail, Rum, Ermeni lobisine asla saygımız olamaz, kabul edilemez. Bu milletin yanında olanlar dostum, karşısında olanlar düşmanımdır.
… / ….
F.G’nin okuluna, kursuna vesaire gidilmeyecek. Gidenin bizimle alakası yoktur.”

Bazılarının 2016’da söyleyebildiğini Edibali 10 yıl önce söylemiş.

Bu vizyona ve öngörüye, davasına, milletine ve devletine bağlı basiretli insanlar hakkı teslim edeli çok oldu. Biz yıllardır onlar ile beraberiz.

Biz yolumuzdan hiç dönmedik! Türk Milleti’nin tarihi-kutsal davası emrinde bir öğretmen ile, bir fikir ve dava adamı ile zorlu yolları yürümeyi tercih etmeyenlerin kendilerine efendi edindiği adam müsveddelerinin hali ortadadır. Hala aklınızı kullanmayacak mısınız? Kendinize hala mı efendi arıyorsunuz?

Sayın Edibali, Ergenekon ve Balyoz davalarının hukuksuzluğunu, özel yetkili savcılıkların derhal kaldırılması gerektiğini bas bas bağırırken siz o zaman da bizi suçluyordunuz. Ne oldu, zaman Edibali’yi haklı çıkardı. Nizâmülmülk devlet adamlarına öğütler verirken ne diyor: “devlet adamı sürprizle karşılaşmaz. Yangın çıktıktan sonra tedbir almak ahmakların işidir.”

Bizim meselemiz kişilerle ilgili değil! Allah’a ve davasına dönmez isek bugün Fetullah Gülen gider yarın başkası gelir, getirilir, yenisi türetilir! Bu oyunları ve istismarcıları engellemenin yegane yolu akleden, düşünen, sorgulayan bir toplumun oluşmasıdır. Bir kişinin diğerlerine ulu edinilmemesidir çözüm! Bir olan Allah’a inanmaktır gerçek özgürlük. Allah’tan başka hiçbir irade beyanı koşulsuz şartsız kabule değer değildir. Unutmayalım! Kimin olursa olsun her söz, Kur’an’a, sünnete ve akla göre değerlendirilmelidir!

Milli İktidar

Bu topraklar dışından gelen, uluslararası herhangi bir güçten beslenen, herhangi bir gayri milli guruba bel bağlayan, herhangi bir güce bağlılığı bulunan, Türkiye dışındaki her hangi bir ülkenin vatandaşı olan, gayri milli her lider ülkemizi felaketi sürükler. Çözüm Muhteşem Türkiye için milli iktidardır!

Adil ve Gerçek Demokrasi

Son olarak demokrasi ve darbe girişimleri konusunda sözlerimizi ve duruşumuzu anlamamakta direnen, anlamama inatlarını fitne vesilesi kılmaya çalışanlara demokrasiyi bir daha anlatalım.

Hareketimizin ilk anından itibaren ortaya koyduğumuz “milli devlet” “hukuk devleti” idealimizin yegane gerçekleşme metodu adil ve gerçek demokrasidir. Meşruiyetten bir an olsun ayrılmadık, ayrılmayacağız!

İnsan iradesini baskı altına alan askeri ve sivil her türlü baskı rejiminin karşısındaki duruşumuzun ilhamını, yeryüzünde gerçekleşmiş tek gerçek gönül inkılabından alırız. Islahatçı Demokrasi Partisi ismine bile tahammül edemeyenlerin demokrasi sevdalısı kesilmelerini, ibret alınmak üzere tarihin sayfalarına yazılmaya bırakıyoruz.

Samimiyetten yoksun insanların demokrasiye lafta sarılmaları yeterli değildir. Demokrasiyi hazmetmeniz gerek. Demokrasi ne çoğunluğun diktasıdır ne de herkes öyle diyor diye haktan, hukuktan, adaletten, hürriyetten insanları yoksun bırakmaktır. Demokrasi sadece belirli zamanlarda kendini aklamak için insanları kışkırtmak da değildir.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti tüm kurumları ile bir bütündür. Her bir kurumu Türk Milleti’nin varlık şartıdır. Türk Dünyası’nın ve İslam Alemi’nin bekası Türkiye’ye bağlıdır. Fitne, fesat ve kargaşa yalnızca emperyalist zihniyetlere hizmet edecektir. Türk milletini etnisite yığınlarına dönüştürmeye, mezhep çatışmalarına sürüklemeye çalışanları, devlet kurumlarını birbirine kavgalı hale getirmeye çabalayanları tarihimizde de gördük. İbret almak için yakın tarihimize şöyle bir bakmak dahi yeter.

 

Askeri ve Sivil Darbelere Karşıyız! Seçimle Gelenler, Seçimle Gidilecektir!..

Liderimiz Edibali’nin ağzından son bir demokrasi dersi verelim… 15 Temmuz’dan sonra demokrasi savunucusu olanlar gibi değil. Yıllar öncesinden… 29 Haziran 2013 tarihinden. İstanbul Kağıthane, Muhteşem Türkiye Şöleni’nden Bilge Liderin vizyon dolu demokrasi dersini de hatırlatalım yeri gelmişken:

“Bizim savunduğumuz, savunmakta da ısrar edeceğimiz Türkiye’de iktidarlar hiçbir şekilde, ne şiddet yoluyla ne darbe yoluyla, asla ve asla kaba güç yoluyla değişmeyecektir.
Şunu herkes çok iyi bilmelidir ki; Türkiye’de kaba güç yoluyla iktidarları değiştirmek isteyen kim olursa olsun, hangi güç olursa olsun, karşısında kimi bulacaktır? Bizi bulur. İlk karşısında bizi bulur. Karşısında Millet Partisi’ni bulur.
Edibali ve arkadaşları 1960 yılından bu yana, talebe liderliğinden bu yana, öğrenci liderliğinden bu yana her antidemokratik müdahaleye karşı tavır almışlardır. Demokrasinin savunucusu olmuşlardır. Olay budur! Bizim demokrasi geçmişimiz temizdir.
Biz ne kadar diktatör taslağı varsa hepsine cevap verdik, karşısında olduk. Ne kadar zayıf hükümet olursa olsun, demokratik hükümetlerin her zaman yanlarında ve onların savunucusu olduk. Ne kadar ayrı düşüncelerimiz fikirlerimiz olursa olsun.
Eğer bu iktidara karşı da, şuradan veya buradan antidemokratik bir saldırı gelirse, o da karşısında bizi bulur. Herkes bunu böyle bilmeli!”

Şimdi vakit sükun, adalet, özgürlük ve demokrasi zamanıdır.

Artık kavganın dinmesi ve milletimize kurulan hain planları boşa çıkarmak için Muhteşem Türkiye yolunda yürüme zamanıdır.

Biliyoruz ki, bir gün milletimiz uyanacak. Bu davadan şu ya da bu şekilde uzaklaştırılmış, kandırılmış olanlar da bilsinler ki bu ocak kimseye kaplı değildir. Rabbinden af dileyen, hatasını telafi etmek isteyenleri reddedecek değiliz. Vatanına ve milletine ihanet etmemiş her vatan evladı, teşkilatıyla hukukunun gereklerini yerine getirdikten sonra bizim kardeşimizdir. Bu davaya emek verip uzak duran, güçlü grupların eziyetinden çekinenlere de tavsiyemizdir, yalnız Allah’tan medet umun ve yalnız ona hesap vermekten endişe edin. O gerçek hesabın günü çok çetin olacak. Şimdiden hakkı ve gerçeği söyleyin. Gün bugündür vatanın ve milletin size ve bu teşkilata ihtiyacı var. Görevlerinizin başına dönün! Bu milletin gerçek önderleri halkınız sizi bekliyor.

Selam olsun; davasına gönülden bağlı olanlara, yalnızca bir olan Allah’tan medet umanlara, cefakâr dostlara. Selam olsun; ömrünü davasına adayanlara! Selam olsun; Hakk davasında sabit olanlara…

Ey Allah’ım sen bu milleti koru, sen bu milleti uyandır! Sen milletimizi, devletimizi, Mehmetçiğimizi koru. Türk ordusu bu milletindir, bu millet senin ordundur ya Rab! Sen bu millete davasını hatırlamayı ve uyanmayı nasip et!

Yorum Yapın

Navigate