Bahadır ERDEM
Yenikapı 07 Temmuz 2016’da tarihe tanıklık etti. “Demokrasi ve Şehitler” mitingine üç milyon ile beş milyon arasında vatandaşımızın katıldığı bilgisi verildi. Yabancı basının ifadesiyle “insan seli” aktı Yenikapı’da. 1974 Kıbrıs barış harekâtından bu yana ilk defa böyle bir birlikteliğin sergilendiği vurgusu yapıldı.
Cumhurbaşkanı sayın Recep Tayyip ERDOĞAN, TBMM Başkanı İsmail KAHRAMAN, Başbakan Binali YILDIRIM, CHP genel başkanı Kemâl KILIÇTAROĞLU, MHP genel başkanı Devlet BAHÇELİ ve Genel Kurmay başkanımız orgeneral Hulusi AKAR tarafından yapılan konuşmalar coşkuyla dinlendi. (Parlamento dışındaki partilerin genel başkanlarının çağrılmamış olmasının bir eksiklik olduğu dile getirildi.)
Elbette bütün konuşmacılar “Gün Birlik günüdür.” muhtevasına uygun sözler söylediler. Darbeye karşı, demokrasiden yana bir duruş sergilediler ve Türk Milleti’nin tehlike kapımızı çaldığında nasıl bir birlik sağlayacağını dosta düşmana gösterdiler. Yıllardır söylediğimiz gibi “Yaşasın Millet! Kahrolsun millet düşmanları!”
Yenikapı’nın galibi kimdi? Elbette Millet’in kendisiydi. Bütün konuşmacılar başarılıydı ancak Yenikapı’nın bir başka galibi daha vardı. Onu da yazımızın sonunda açıklayalım:
Cumhurbaşkanı konuşuyor ve
“Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
Şüheda fışkıracak toprağı sıksan, şüheda!
Canı, cananı, bütün varımı alsın da Huda,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.” diye sesleniyor millete.
Mehmet Akif Ersoy’un mısraları coşturuyor imanlı gönülleri:
“İmandır o cevher ki İlahi ne büyüktür
İmansız olan paslı yürek sinede yüktür.”
Bir türkü tercüman oluyor yüreklere Esat Kabaklı’nın sazından:
“Gez oğlum
Vatanına göz dikeni ez oğlum!
Dostun kim, düşmanın kim? Sez oğlum
Tarihini şerefinle yaz oğlum.”
Gönül coğrafyamızın sınırlarını şair Abdürrahim KARAKOÇ anlatıyor:
“Ellerin yurdunda çiçek açarken
Bizim ele kar geliyor gardaşım
Bu hududu kimler çizmiş gönlüme
Dar geliyor, dar geliyor gardaşım.
TBMM Başkanı İsmail KAHRAMAN; Arif Nihat Asya ile açıyor perdeyi ve
“Bir Cuma sabahı semaya karşı
Malazgirt’te elli dört bin er
Bestelediler en güzel marşı
Allah u ekber, Allah u ekber” diyor.
Bayrak sevdasını dile getirirken yine bir şair, Ahmet Muhip Dranas geliyor huzura:
“Şehirlerden şehirlere
Uçtu, kuş gibi, bir haber
Bayraklar açmada fecre
Şarkının her vardığı yer.”
BAŞBAKAN sözlerine Orhan Şaik GÖKYAY’ın meşhur şiiriyle başlıyor:
“Bu vatan toprağın kara bağrında
Sıradağlar gibi duranlarındır,
Bir tarih boyunca onun uğrunda
Kendini tarihe verenlerindir.”
Milleti anlatırken Necip Fazıl KISAKÜREK’in şiiri çınlıyor meydanda:
“Allah’ın seçtiği kurtulmuş millet
Güneşten başını göklere yükselt
Avlanır kim sana atarsa kement
Ezel kuşatılmaz, çevrilmez ebet.”
Yapacaklarını anlatırken Nazım Hikmet’ten mısralar okuyor:
“Akın var!
Güneşe akın!
Güneşi zaptedeceğiz
Güneşin zaptı yakın.”
Meydanda dalgalanan ay yıldızlı bayrakları görünce Ahmet Cevat’ın :
“Sırmalar sarsam koluna
İnciler dizsem yoluna
Fırtınalar dursun yana
Selam Türk’ün bayrağına” şiiri geliyor gönülden dile.
Hainleri anlatırken Ahmet Arif koşuyor imdada:
“Bunlar
Engerek ve çıyanlardır
BunlarAşımıza,
ekmeğimizeGöz koyanlardır,
Tanı bunları,
Tanı da büyü…”
Genel Kurmay Başkanımız kürsüden “Türk Milleti’nin bağrından çıkan Silahlı Kuvvetler milletin emrindedir. Ordu Millet El ele” dediği zaman coşku doruğa çıkıyor ve “En büyük asker bizim asker” sloganıyla Türk Milleti’nin ordusuna duyduğu sevgiyi haykırıyor milyonlar.
Kemal KILIÇTAROĞLU, Gazi meclis nasıl kurtuluş savaşını yönetmişse bu mecliste aynı duyguyla görev yapmıştır. Vatan bizim, cumhuriyet bizim, demokrasi hepimizin” dedikten sonra sözü Nazım Hikmete bırakıyor:
“Dörtnala gelip Uzak Asya’dan
Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan
bu memleket, bizim.
Bilekler kan içinde, dişler kenetli, ayaklar çıplak
ve ipek bir halıya benzeyen toprak,
bu cehennem, bu cennet bizim.
Kapansın el kapıları, bir daha açılmasın,
yok edin insanın insana kulluğunu,
bu davet bizim….
Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür
ve bir orman gibi kardeşçesine,
bu hasret bizim…”
Devlet BAHÇELİ Niğbolu’dan, Varna’dan, Kosova’dan geçtikten sonra, “Şehitler Ölmez Vatan Bölünmez. Bu vatan bizim” diyor, İstiklâl marşımızdan bölümler okuyor ve Mithat Cemal Kuntay’ın mısralarıyla sesleniyor:
“Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır
Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır.”
Yenikapı Meydanı’nın galiplerinin şairler olduğu çok açık değil mi? Kimdir bu şairler; Mehmet Akif Ersoy, Nazım Hikmet, Necip Fazıl Kısakürek, Arif Nihat Asya, Ahmet Muhip Dranas, Mithat Cemal Kuntay, Orhan Şaik Gökyay, Ahmet Cevat, Abdurrahim Karakoç ve Esat Kabaklı…
Ne diyordu Mehmet Emin YURDAKUL:
“Bırak beni haykırayım, susarsam sen mâtem et;
Unutma ki şairleri haykırmayan bir millet,
Sevenleri toprak olmuş öksüz çocuk gibidir.”