KANUNLAR, REFORMLAR VE İNSAN…

HUKUK VE EKONOMİK REFORM

Çok saygı duyduğum, Müslüman’ca yaşamak ve insanlıkta örneğim hakka yürümüş bir büyüğüm Haydar Diler ağabeyimin sıkça söylediği bir sözü vardı; “Bıçak sizin elinizde olursa düşmanınızı, düşmanın elinde olursa sizi keser.”

Günlerdir basın ve yayın yolu ile ülkede yapılacak ekonomik ve hukuk reformundan bahsediliyor. Hukuk reformunun ekonomik reform için çok önemli olduğu anlatılıyor. İnsan düşünüyor;  ülkemizde sistemin değiştirilmesine varana kadar her şeyi değiştireceksiniz fakat bunca sene bir hukuk reformu yapmak aklınıza gelmeyecek(!) yapmamış olacaksınız.On sekiz sene sonra yeni bir hukuk reformuna ihtiyaç duyacaksınız?!

Kanunlarda ve hukukun temel konularında yapılacak değişiklikler, genellikle meri yani yürürlükte olan kanun işlemez olursa veya ihtiyaca cevap vermezse; eski kanun ihtiyaca cevap veren yeni kanunla değiştirilir. Hâlbuki hallaç pamuğu gibi atılmayan -anayasa dâhil- hiçbir kanun kalmadı, anayasa bile defalarca değiştirildi. Peki, o zaman sorun ne? Yeniden değiştireceğiniz, sözüm ona reform yapacağınız kanunlar neyi getirip neyi götürecek?

Ekonomide güçlü temellere oturttuğunuz ekonomimiz, neden iflasın eşiğinde ve neden tünelin ucunda gördüğümüz ışığa bir türlü ulaşamıyoruz? Yoksa bu görülen ışık serap mı? Yoksa gördüğümüz insanları kandırmak için ekranlara yerleştirilen bir resimden mi ibaret?

 

FORMUL AYNIDIR

 

Gelişmenin ve kalkınmanın temelleri bellidir. Üç aşağı, beş yukarı ekonomide, siyasette ve hukukta formül çoğunlukla aynıdır; sadece formüle konulacak elamanlar ayrıdır o kadar. O kadarını birazcık mürekkep yalamış herkes bilir/bilmelidir.

Bir bıçak düşünün bu bıçağın iradesi var mıdır? Bıçağın kendiliğinden kalkıp bir şey yapmaya bütün keskinliğine veya sivriliğine rağmen kudreti olur mu? Bıçak onu tutan ele sahip olan iradeye tabi değil midir? Bıçak onu tutan eli kontrol eden iradenin isteği ile, ister fidan yontar ister ekmek keser? Asıl olan burada bıçak mıdır, eli midir, insan mı?

Binlerce sayfalık binlerce maddelik yazdığınız kanunları neticede uygulayan insan değil midir? Kanuna hâkim olan, kanunu uygulayanın iradesi, anlayışı nispetinde kanun adil veya zalim olmaz mı? Kanunlar en zalimin elinde giyotin, adilin elinde ise mazlumun gözyaşını silen ipekten bir mendile dönüşür! Asıl olan kanunu tutan elin bağlı olduğu iradedir; asıl olan insandır yani!

On sekiz senedir ülkemizi yöneten, ülkenin kaderine hâkim olan, insanları kimini Karun gibi zengin yapan, kimini bir lokma ekmeğe muhtaç eden aynı insanlardır. O insanların tutumu veya iş bilmezliğidir. Ülke ve devlet adaletle yönetilmişse de yöneten yine insanlardır.

 

ESAS OLAN İNSANDIR

 

Toplumun kültür seviyesinin düşmesine, deist, ateist, ahlaken sapık insanların yetişmesine, eğitimin bu kadar aşağı düşmesine sebep olan iktidarın göreve getirdiği insanların eğitim politikaları, eğitim bakanları veya onların sistemi değil midir? Fabrikanın kar etmesi de zarar etmesi de insanın yönetiminin doğru ve yanlışlığına bağlı değil midir? Yani esas olan insandır. Eğer bir şeyleri değiştirmek, başarmak veya bozmak istiyorsanız insanla yapacaksınız. Önemli olan kanunu anlayan ve hayata geçiren insandır.

Millete ekonomide dünyanın birincisi olduğumuz ve güçlenerek çıktığımız anlatılırken, şu pandemi döneminde;  ihtiyaç sahibi insanların bankalara borçlanmasına sebep olan ve sağlanan geçici çözümler için reklam yapan, bunu da başarı olarak anlatan ekonomik sosyal anlayışın sonuna gelinmiştir. İnsanların faturalarını ödeyemediği bu kışta, bu soğukta elektriğinin ve gazının kesildiği döneme gelinmesine sebep olan yanlış politikalar, tedbirlerdir. Artık yapabileceği bir şeyinin kalmadığını düşünen ve hala hamaset yapan anlayış! Bu anlayışın insanları propaganda ile işlerin iyi gittiğini inandırmaya çalışmasını başarı olarak mı anlamalıyız. Bunu meydana getiren hukuk mu,  hukuku yanlış uygulayan veya rafa kaldıran insan mı?  Asr-ı saadette Hz. Ömer’in ;  “Halini Halifeye arz etseydin.” demesine karşılık; “Allah onu bildiği gibi yapsın, madem benim halimi bilmeyecekti o zaman niye halife oldu?” diyen kadının hali bize bir şey anlatmaz mı? Sokaklar halini arz eden insanlarla dolu.

 

REFORMLARI KİME SORALIM?

 

Hukuk ve ekonomi reformu yapacaksınız? Sorduğunuz kim? TÜSİAD ve TOBB bunlar kim? Ülkenin ekonomisini ellerinde tutan patronlar. Halkın ekmeğinin ve aşının kaynağında olan, başında bekleyen insanlar. Bunlar tuzu kuru, bir elleri yağda bir elleri balda olan insanlar, tok insanlar. Ekonominin kurtuluş reçetesini bunlara soruyorsunuz. Elbette sorulmalı, görüşleri alınmalıdır.

Faturasını ödeyemeyen, evine ekmeğini götüremeyen, çocuğunun ihtiyacını gidermekten aciz, evinin geçimini temin edebilmek için yaşlı ve hasta halinde; dinlenmesi gereken zamanda çalışma ihtiyacı duyan hamallık, yapan seyyar tezgâhta çalışan insanlara da sorsanız?  Çocuklarının eğitimi ve evlerinin geçimini temin etmek için tek asgari ücret yetmediği için eşi de çalışması gereken gençlere sorsanız; çünkü sorun onları da yakından ilgilendiriyor.

 

SATILAN MİLLET MALLARI

 

Açık kapatmak için elimizde avucumuzda ne varsa satmak çözüm olsaydı, bu güne kadar sattıklarımız zaten ekonomiyi ayağa kaldırmaya yeterde artardı bile! Bakın millet sattıkları yetmediği için bankalara borcunun haddi hesabı aşmış durumda. Hazıra dağ dayanmaz. Hazıra dağ dayanmadığı içinde; küçücük Katar Emirliği gelip elinizdeki borsanızı, limanlarınızı alıp gitmezdi. Yabancıya satılan topraklar, milleti kendi ülkesinde kendi toprağına yabancı yapan, kendine ait yerlerde rahat hareket imkânını elinden alan satışlar millete bu güne kadar ne kazandırdı, bundan sonra ne kazandıracak?

 

REFORMLAR KİMİN İÇİN?

 

 Doğru soru şu olsa gerek “Sözü edilen ekonomik ve hukuk reformları millet için mi yoksa; ülkemize yatırıp yapmasını istediğimiz yabancı sermayeye güvence vermek için mi yapılıyor?”  159 ülkeye yaptığımız yatırımlarla övünürken kendi insanımızı yardıma muhtaç hale geldi. Devletimiz, keşke pandemi döneminde işyerlerinden ayrılmak zorunda kalanlara en azından bir asgari ücret kadar maaş; iş yerini kapatmak zorunda kalan işletme sahiplerine de faturalarını ödeyecek ve kiralarına destek olacak yardımlar yapabilseydi.

 Ülkemizde gerçekten muhtaç duruma gelenler sıkıntı ile baş başa kalırken; büyük bir kısım oy karşılığı devletin yardımları ile geçinen hazır yiyicilerin hayatında bir değişiklik olmadı. Acı olan gerçek ise  ihtiyaç sahipleri pandemi badiresinden kurtulmak için çare aramakla meşgul.

Kime ne mesaj verilirse verilsin, kimin kaynağı belirsiz malı ve parasını ülkeye getirmesi istenirse istensin bunlar devleti idare edenlerin politikalarıdır. Varlık barışı denilen bu iş Özal zamanında da yapıldı ve kimseye bir faydasının olup olmadığını o günleri yaşayanlar iyi bilir.

İktidar sahiplerine diyeceğimiz; beşler, hangi reformu yaparsanız yapın, yapacağınız reform millet için olmalıdır. ABD, AB ve Çin gibi ülkelere yaranmak için olmamalıdır. Bu ülkenin gerçek sahipleri Müslüman Türk Milletidir ve öyle kalacaktır. Sizin Katar’ın limanlarını alma şansınız olup olmadığını araştırarak, borsasına ortak olup olamayacağınızı araştırarak sizde borsanıza ve limanlarınıza birilerini ortak edin veya satın!

Burada Çin’in bir kısım ülkelerden alacaklarını tahsil edemediği için alacağı ülkelerin gelir kaynaklarına ve limanlarına 99 yıllığına ve mülkiyetine sahip olduğunu haberlerden öğreniyoruz. Bizim de anlaşma yapılan, satışı yapılan borsa ve limanlarla ilgili ki; satış ve ortaklık miktarları, değerleri basına açıklanmadığını dikkate alınarak; satışın ne şekilde ve ne miktar olduğunun kamuoyu ile paylaşılması gereklidir ve kamuoyu bunu beklemektedir.

Devlet ve kurumların yönetiminde, kanunların, yasaların hayata geçirilmesine tatbik eden ve tatbik edilen açısından esas olan insandır. Kanunu yenileyebilirsiniz lakin uygulayıcıların kafa yapılarını, anlayışlarını insan odaklı yapmaz ve yenilemezseniz çok bir şey yapmış olmazsınız. En yeni makineyi üretin ve eski makineleri kullanabilen insanın eline verin alacağınız verim eskisinden farklı olmayacaktır. Önemli olan insanın eğitilmesidir, insan odaklı eğitilmesidir. Hz. Ömer’in adaletini aynısını ancak Ömer gibi düşünen ve inanan insandan bekleyebilirsiniz. Hz. Ömer’in adaletini Haccac’ tan beklerseniz boşuna beklersiniz.

 

Yorum Yapın

Navigate