Güvenli Bölge Masalı

Neden Kendi İmkân ve Kabiliyetlerimizi Kullanmıyoruz?

Türkiye’yi ciddi surette meşgul eden ve geleceğimiz için tehlike çanlarının çaldığı çok önemli bir mesele ile karşı karşıyayız. Türkiye, emperyalist güçlerin bölgemiz üzerinde gerçekleştirdikleri operasyonlardan dolayı Amerika, PKK ve uzantısı PYD ile mücadele etmektedir. Türkiye, sınırlarımız içinde ve hemen burnumuzun ucunda DEAŞ, PKK ve PYD’ye karşı mücadelesinde şehitler verirken NATO ittifakı içindeki müttefikimiz ve dostumuz görünen ABD’nin Trump yönetimi PKK ve uzantısı PYD’ye açıktan ve alenen para ve silah yardımı yapmaktadır.

Amerikan askerleri güvenli bölge bahanesi ile ülkemizde konuşlanıyor. İktidarın açıklamaları ile görünen gerçekler arasında akıl almaz bir tezat var. Yoksa kamuoyu baskısını ortadan kaldırmak için havanda su mu dövüyoruz? ABD askerlerinin Türkiye içinde “Güvenli Bölge” aldatmacası ile konuşlanmasını sağlayacak bir işgale kapımızı şaşkınca açmanın manası nedir? Böyle hayallerin yanlışlığını ve bedellerini daha yakın zamanda görmedik mi? Neticede, yapılan hatalar, uluslararası ilişkilerimizi zehirliyor ve bunun bedeli de milletimiz için çok ağır oluyor? Olay vaktiyle Amerika ile iktidar arasında tezkere için yapılan 6 milyar dolarlık at pazarlığına dönüşüyor. Hatırlayalım daha dün, bölgede birlikte hareket iddia edilen ABD askerleri tarafından, şerefli Türk askerlerinin kafasına çuval geçirip Türkiye’ye mesaj verilmeye çalışılmadı mı? Bu olay karşısında bizim mangalda kül bırakmayan fos efeler, reisler kıllarını kıpırdatmadan bu hakareti yutmadılar mı? Suriye’deki Türk kalesinden kaçanlar, Türkiye’nin Türk ve İslam dünyasındaki mehabetini karartan, TV ekranlarında esip gürleyen, çapları ve kaliteleri yerlerde sürünen küçük ve kirli politikacılar yaşananlar karşısında kıllarını kıpırdatmadılar. Türkiye’ye, Türkiye’nin jeopolitik ve jeostratejik hayat alanlarında hiçbir emperyalist gücün etki kurmasına, konuşlanmasına hangi gerekçe ile olursa olsun izin verilemez. Şu hakikat hiçbir zaman unutulmamalıdır. Türkiye, Türk dünyasının ve İslam aleminin kalbidir, ruhudur. Bugün Müslümanlar Kâbe’de huzur içinde hac görevlerini yerine getirebiliyorlarsa bu, Mehmetciğin süngüsü parladığı içindir. Yoksa ne Kâbe ne de Mescid-i Aksa düşman çizmeleri ile kirlenmekten kurtulamaz.

Amerika’nın Irak’ı İşgal Planı
Nasıl Çöpe Atılmıştı?

Amerika’nın Saddam diktatörlüğüne karşı Irak’a müdahale için çareler aradığı günlerde aklı evvel sorumsuz politikacılar pazarlığa girişmişlerdi. Amerika’nın Irak’a müdahalesi için Türkiye’de Amerikan askeri gücünün konuşlanması planlamakta idi. Türkiye’yi o gün yöneten politikacılar, Amerikan askerinin Türkiye’de konuşlanması karşılığında 6 milyar dolar gibi sefil bir parayı alırlar. Meclisten de onay çıkmasını beklerler. Meclisten onay tezkeresi çıkacak ve işgal tamamlanacaktır. Buna karşılık millet irfanı uyanır, Millet Partisi’nin fedakar tabanı tarafından tepki ile karşılanır ve tezkere meclisten çıkmaz, red kararı çıkar. İşgal ve istila plan ve çabası püskürtülür.

Çünkü bu sefil para karşılığında anlaşma yapan, yabancı işgaline kapıyı aralayan idraksiz, millî şuur ve idrakten mahrum yöneticiler işgalin nasıl netameli bir şey olduğunu düşünmezler bile. Unutulmasın ki İkinci Cihan Savaşının galibi ABD’nin mağlup Almanya ve Japonya’daki işgali yıllar boyu sürer.

Siyaset sonuç alma sanatıdır. Mış gibi yaparak bir yere gidilmez. Ancak kendini kandırırsın.Kendini alemin akıllısı sanan ve insanları enayi sayan sadece kendini aldatır. Sen sonuç al, gözümüzün yağını ye!

İşgal, Musibet ve Felakettir

Şu gerçekleri aklımızın bir köşesine yazalım. Türkiye’nin kıymetini, sadece Türkiye’nin jeopolitik önemi ile ifade etmek mümkün değildir. Türkiyesiz ne Akdeniz ne Avrupa ne Asya var olabilir?

Kendi İmkan ve Kabiliyetlerimizi Dikkatli ve Verimli Kullanalım!

Kısaca Türkiye hiçbir güce ve koalisyona, ne ülkede ne de bölgede konuşlanma izni vermemelidir. Bilmeliyiz ki emperyalist politikaların ilk işi bölmektir, çarpıştırmak ve yönetmek üzere gelir, yerleşir. Angajman kuralları ve görevleri bir anlaşma ile netleşmiş NATO angajmanımız varken PKK ve PYD ile ilişkileri süren ikili oynayan Trump’un tutarsız politikasına karşı neden NATO gücünü kullanmıyoruz? Harekete geçirmiyoruz? Bu imkanı Bosna faciasında kullanabildik ve oldukça başarılıda olduk!

Tarihte Yaptığımız Hatalardan
Ders Almalıyız

Şu aldatmaca ve kandırmaca huyunu bir bıraksak artık . Masal ama hikmet dolu, ders dolu bir masal. Hoca öğrencisini Cennete gönderir, ağaçları keser döner. Cehenneme gönderir, kazanları devirir döner. Gittiği her görevden işleri eline yüzüne bulaştırarak döner. Buyurun Suriye’ye. Kardeşim ABD’nin veya Rusya’nın Suriye’de işi ne? İran’ın işi ne? Türkiye, ülkesini de bölgesini de savunacak imkanlara sahiptir. Onu bunu bölgeye çağırmak hep felaketli sonuçlar doğurmuştur. Güvenli bölge aldatmacası ile kendini kandırma! Ne yapacaksan kendin yapacaksın. İki el bir baş içindir. Mustafa Kemal’i hatırla, sevmiyorsan Sultan Abdülhamid Han’a bak!

Alman müttefiklerimiz, Sultan Abdülhamid Han’a Basra’da bir küçük adacıkta üs kiralamasına müsaade edilmesini rica ederler. Sultan Abdülhamid Han bu ricayı bir diplomasi dersi olacak şekilde geri çevirir.

1991 yılında yaşanan bir çekiç güç tecrübesi var. Amerika’nın Irak’a yaptığı operasyon sonucunda sınırımızda yaşanan olaylara çözüm için ABD ve BM’ye başvuran iktidar ‘Çekiç Güc’ün Türkiye’de konuşlanmasını sağlamıştı. ‘Çekiç Güç’ün bölgede konuşlanması ABD’nin, Irak’ta operasyonlarını rahat yapmasını sağlarken yapının PKK’ya verdiği destek terör örgütünün bölgede güçlenmesini de sebep olmuştu. Bugün Türkiye’de terör bu noktaya geldiyse, bölgemizde kan ve gözyaşı oluk oluk akıyorsa devrin iktidarının daveti ile yerleştirilen çekiç gücün parmağı vardır.

Yorum Yapın

Navigate