Kendi ayakları üzerinde durabilen, özgüven sahibi, sorumluluklarının farkında çocuklar yetiştirmek anne babaların en çok istediği şeydir. Kendisi, ailesi, vatanı milleti için hayırlı evlat olması sorumluluklarını yerine getirmesi ile mümkün olacaktır. Özgüven ve sorumluluk bilinci birbirini tamamlayan kavramlardır ve anne babaların yaklaşımlarıyla şekillenir.
Küçük yaşlardan itibaren çocuğa sorumluluk verilmesi gerektiği hep söylenir ama genellikle okula başlamasıyla somut hale gelir. Okulla birlikte, yapılması gereken ödevler, alınması gereken notlar, sahip çıkılması gereken okul eşyaları, iyi ilişkiler kurması gereken arkadaşlar vardır artık çocuğun hayatında. Birinci sınıfa başlayana kadar her ihtiyacı anne babası tarafından giderilen çocuk bir anda sorumluluk sahibi olmaya mecbur bırakılır. Oysa her becerinin pratik yapmaya ihtiyacı vardır. Anne babaların bu pratikleri yapmak için çocuğa fırsat vermesi, nasıl yapacağı konusunda model olması, bilgilendirmesi ve çabasını takdir etmesi gerekir.
Beceri kazanma bir süreçtir. Yaşına, cinsiyetine ve kişisel özelliklerine göre yapabileceği görevler vermek sorumluluk bilincinin adım adım gelişmesini sağlayacaktır. Bunun için ailenin bebeklikten itibaren gelişim özelliklerini bilmesi ve bu doğrultuda çocuğa verilebilecek görevleri fark etmesi gerekir. Öncelikle kendi ihtiyaçlarını giderme, özbakım becerileri denilen giyinme, yeme, kişisel temizliğini yapma gibi işler temel sorumluluk alanları olarak ele alınabilir.
Aslında çocuklar sorumluluk almaya isteklidir fakat yaşına uygun işleri seçmeyi bilmezler. Ebeveynler tarafından yaşına uygun işler belirlenip yönlendirilirse severek yaparlar. Ancak ya zaman dardır, ya da çocuğun yeterince iyi yapamayacağı düşünülür. Bazen de çocuğun hayatını kolaylaştırmaktır niyet. 4-5 yaşındaki çocuğunun peşinde elinde tabakla koşan anne babalar, yeme işi bir an önce bitsin, daha iyi beslensin ya da ortalık kirlenmesin kaygısıyla hareket ederken çocuğunun sorumluluk becerisi kazanmasına engel olduğunun farkında bile değildir. Kendi giyinebileceği halde anne babaları tarafından giydirilen, yeterince iyi yapamadığı için eşyaları ebeveynleri tarafından toplanan düzenlenen çocuklar pratik yapma şansı bulamaz. Evet sizin beklediğiniz kadar iyi yapamayabilir ama önemli olan çaba göstermesidir, çabasını takdir etmek yeni görevler almak için istekli olmasını sağlayacaktır. Zaman içinde de o işi iyi yapmayı öğrenecektir. Onun yapmasını beklerseniz iş uzayabilir ama bunu öğrenmezse hep siz yapmaya devam edeceksiniz. Eşyaları ile ilgili görevler vermeniz aitlik duygusunun gelişmesinde de etkili olacaktır. Kendi oyuncağını, giysisini, kalemini, defterini tanıma, sahiplenme becerisi kazandıracaktır. Yapacağı işleri zaman zaman eğlenceli oyunlara dönüştürmek, nasıl kolaylaştırabileceğini göstermek sorumluluklarını üstlenmesi destek olacaktır. Yapabileceği, basit görevlerden başlamak başarılı olabileceğine dair ümit beslemesine, ev işleri verilmesi ailenin bir üyesi olduğunu hissetmesine katkı sağlayacaktır. Yapabildikçe özgüveni de artacaktır.
Çocuklar hangi yaşta hangi işleri yapabilirler?
3-4 yaşında çocukların alabileceği sorumluluklar
Kendi başına yemeğini yemek
Elini yüzünü yıkamak
Yardımla giyinmek
Yardımla dişlerini fırçalamak
Yemek masasının hazırlanmasına yardım etmek (peçeteyi, kaşığı, ekmeği koymak)
Kirli çamaşırını kirli sepetine atmak
Oyuncaklarını toplamak
Evdeki basit getir götür işlerini yapmak
5 yaşında çocukların alabileceği sorumluluklar
Temiz kıyafetlerini ve üstünden çıkardığı pijamayı dolaba, çekmeceye koymak
Saçlarını taramak
Yemek yediği tabağını kaldırmak
Havlu katlamak
Çorapları eşlemek
Oyuncaklarını toplayıp yerine kaldırmak
Kendi kıyafetlerini seçmede karar sürecine katılmak
Telefonla uygun şekilde konuşmak
Çok ağır olmayan poşetleri taşımak
6yaşında çocukların alabileceği sorumluluklar
Kendi başına giyinip soyunmak
Sofra kurup kaldırmada yardım etmek
Alış veriş yapılırken yardım etmek
Kolay ulaşabileceği tehlikesiz alanların tozunu almak
Kendi kıyafetlerini katlamak
Yatağını kapatmak
Evin toplanmasına yardım etmek
Çiçekleri sulamak
Kendi ayakkabısını bağlamak
Basit yiyeceklerin hazırlanmasına yardım etmek
Bu sorumluluklara ailenin ve çocuğun özelliklerine göre başkaları da eklenebilir, ilerleyen yaşlarda yapabileceği işler listesi çeşitlendirilebilir. Amaç onları güçlendirmek ve hayata hazırlamak.
KELEBEĞİN HİKAYESİ
Bir gün, adam ormanda gezerken bir kelebeğin kozasından çıkmaya çalıştığını gördü. Kozasındaki küçük delikten çıkmaya çabalayan kelebeği saatlerce izledi.
Sonra adam, kelebeğin kozadan çıkmak için çabalamaktan vazgeçtiğini, gücünün kalmadığını düşündü. Kelebeğe yardım edeyim de kolayca çıksın diye düşündü ve kozadaki deliği daha rahat çıksın diye büyüttü.
Bu sayede kelebek kozasından kolayca çıkabildi. Fakat çıkmaya daha hazır değildi, bedeni hala kuru ve kanatları buruş buruştu. Adam, kelebeğin gücünü toplayıp, kanatlarını açıp, uçacağını düşünüyordu. Ama Kelebek kozasından zamanından önce çıkmıştı. Ne kadar çabalasa da uçamadı ve buruşmuş kanatlarıyla yerde sürünmeye devam etti.
Adam iyi niyetli bir şekilde kelebeğe yardım etmeyi istemişti ama bilmediği nokta; kelebeğin kozadan çıkmak için çabalaması, bedenindeki sıvının kanatlarına gitmesini ve bu sayede doğru zamanda kozasından çıktığında uçabilmesini sağlayacaktı.
Çocuklarımıza sorumluluk becerisi kazandırmanın sadece çocuğumuzun geleceğine değil, ülkemizin geleceğine, insanlığın geleceğine katkı sağlamak olduğunu bir kez daha hatırlayalım diye bu hikaye de büyüklere J
MİMAR SİNAN’IN MEKTUBU
Mimar Sinan’ın eseri olan Şehzadebaşı Cami’nin 1990’lı yıllarda devam eden restorasyonunu yapan firma yetkililerinden bir inşaat mühendisi, restorasyon sırasında yaşadıkları bir olayı şöyle anlatıyor:
Cami bahçesini çevreleyen havale duvarında bulunan kapıların üzerindeki kemerleri oluşturan taşlarda yer yer çürümeler vardı. Restorasyon programında bu kemerlerin yenilenmesi de yer alıyordu. Biz inşaat fakültesinde teorik olarak kemerlerin nasıl inşaat edildiğini öğrenmiştik fakat taş kemer inşaası ile ilgili pratiğimiz yoktu. Kalıbı yaptık. Sökmeye kemerin kilit taşından başladık. Taşı yerinden çıkardığımızda hayretle iki taşın birleşme noktasında olan silindirik bir boşluğa yerleştirilmiş bir cam şişeye rastladık. Şişenin içinde dürülmüş beyaz bir kâğıt vardı. Şişeyi açıp kâğıda baktık. Osmanlıca bir şeyler yazıyordu. Hemen bir uzman bulup okuttuk. Bu bir mektup idi ve Mimar Sinan tarafından yazılmıştı.
Şunları söylüyordu:
“Bu kemeri oluşturan taşların ömrü yaklaşık 400 senedir. Bu müddet zarfında bu taşlar çürümüş olacağından siz bu kemeri yenilemek isteyeceksiniz. Büyük bir ihtimalle yapı teknikleri de değişeceğinden bu kemeri nasıl yeniden inşaa edeceğinizi bilemeyeceksiniz. İşte bu mektubu ben size, bu kemeri nasıl inşa edeceğinizi anlatmak için yazıyorum.”
Koca Sinan mektubunda böyle başladıktan sonra o kemeri inşa ettikleri taşları Anadolu´nun neresinden getirttiklerini söyleyerek izahlarına devam ediyor ve ayrıntılı bir biçimde kemerin inşasını anlatıyordu.
Bu mektup bir insanın, yaptığı işin kalıcı olması için gösterebileceği çabanın insanüstü bir örneğidir. Bu mektubun ihtişamı, modern çağın insanlarının bile zorlanacağı taşın ömrünü bilmesi, yapı tekniğinin değişeceğini bilmesi, 400 sene dayanacak kâğıt ve mürekkep kullanması gibi yüksek bilgi seviyesinden gelmektedir. Şüphesiz bu yüksek bilgiler de o koca mimarin erişilmez özelliklerindendir. Ancak erişilmesi gerçekten zor olan bu bilgilerden çok daha muhteşem olan 400 sene sonraya çözüm üreten sorumluluk duygusudur.
Hikayeler internetten alıntıdır.