“Şu Boğaz harbi nedir? Var mı ki dünyada eşi?
En kesif orduların yükleniyor dördü beşi.”
“Vurulmuş tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
Bir hilâl uğruna, ya Rab, ne güneşler batıyor! …”
Dünya savaş tarihinin ve Türk tarihinin en önemli zaferlerinden biri olan Çanakkale Zaferi’nin 105 inci yıldönümünü kutluyoruz.
Ey Türk tarihinin en büyük kahramanlık destanını yazan, kalbinde iman, sırtında hazır kefeniyle Türk tarihine damga vuranlar! Ey Allah’ın ve Resulünün övdüğü, Çanakkale tepelerinden yüce makama, cennete koşanlar! Ey kutsal mücadelenizle, hürriyetini terk etmeyen; ezan susmasın, bayrak inmesin, ocağım sönmesin diye can verenler! Sizlere binlerce kez selam olsun…
Çanakkale, 1915 Yılının 18 Mart Sabahında İnancı, Azmi, Umudu Elden Bırakmayan Kahramanların Mücadelesinin Zaferle Taçlanmasıdır.
18 Martta, yiğit iman erlerinin, vatanı kanlarıyla sulayanlarla, destan yazan kahramanlarımızla, şehitlerimizle bir kez daha kucaklaşıyoruz, selamlaşıyoruz ruhları şad olsun…
Çanakkale, yüz binlerce Mehmetçiğin, kınalı kuzuların, yiğit insanların hayatlarının baharında en büyük mertebelerden şehitlik mükâfatına layık olarak cennet bahçesine girme yarışı içerisinde olanların, düğüne gider gibi cepheye koşanların, seve seve ölüme atılanların destanıdır…
Çanakkale Zaferi Kahramanlığın, Türk Devletinin, Bu Vatanda Yaşayanların En Büyük Ortak Değeridir…
Çanakkale bütün Türk milletinin nabzının hep birlikte attığı, binlerce şehidin kefensiz yattığı yerdir… Ölüm döşeğinde inleyen bir milletten dipdiri, muzaffer bir millet doğuran davanın, hayata bakışın adıdır Çanakkale… Onun içindir ki, Çanakkale Zaferinin sırrı, büyüklüğü yeni nesiller tarafından tam manasıyla algılanmalıdır.
‘Çanakkale Geçilmez’ Bir İrade, Azim ve Duadır! Millî, İslâmî Diriliş ve Var Oluş Destanıdır!
Biz bu destanı söylemeye devam edeceğiz… Çanakkale Savaşı, Türk tarihinin dönüm noktalarından biridir. Sekiz ay on dört gün süren Çanakkale Savaşı, aynı zamanda mucizeler savaşıdır. Toprağın her bir metrekaresine altı bin merminin isabet ettiği yerdir. Kimi Kur’an okuyarak, kimi tekbir ve şahadet getirerek düşmanın üzerine aslanlar gibi atlayan yiğitlerin cennet bahçesine gülerek koşanların mücadelesinde çok dersler, çok ibretler vardır…
Öyle bir mücadele ki, kendi yarasına ot tıkayıp düşman askerinin yarasını gömleğinin parçasıyla saranların, tüfeğin dipçiğine teyemmüm edip kendi cenaze namazını kılanların, kendi oğluna bile morfin vurmayıp, içi kan ağlasa da daha iyi durumdakilere saklayan tabiplerin, tüfek dıpçığı yere değen çocuk yaştaki yiğitlerin, bombacıların, kız ve kadınlarının erler gibi verdiği bu mücadele, tarihi kahramanlığın izleri daima canlı tutulmalı ve nesillere millî doping etkisiyle anlatılmalıdır…
Ufuklarda bir muştunun haberi, zaferin neşesini taşıyan umut rüzgârının sesi, gök kubbede imanın, zafer nidalarının yankılandığı bir gün doğuyordu… İslâm’ın bayraktarlığını yapan şanlı Türk devleti ve milletinin Çanakkale’de var olma yok olma mücadelesinde, düveli muazzama ya karşı kahraman askerlerimizin din, devlet, vatan, millet, bayrak, namus ve mukaddesat uğruna canlarından geçerek yazdığı bir destan oluşuyordu. Gelecek nesillere vatan savunmasının, birlikteliğin, kardeşliğin, kahramanlığın, imanın nasıl yaşandığının da bir göstergesi oluyordu Çanakkale…
Şehitlerimiz bize bir emanet bıraktılar, bir şey başardılar o da şudur: Bu ülke bir Müslüman ülkesi, bir Türk ülkesi olarak yabancıların işgaline terk edilemez, bu ülke bağımsızdır, bu millet esaret altında yaşayamaz! İşte neferlerinin şehit, ordusunun gazi olduğu yüce milletimizden, şehitlerimizin de razı olması için onların emanetlerine o ruhla sahip çıkmalıyız!
İnancın, Umudun Ve Ruhun Diriliş Mücadelesidir Çanakkale…
“Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!
Gökten ecdat inerek öpse o pak alnı değer.”
Tarihimize imanınızla destan yazdınız. Vatan gitmesin, ezan dinmesin, bayrak inmesin, ocağım sönmesin diye can verdiniz. Geleneğim, göreneğim, millî kimliğim çiğnenmesin diye cennete uçtunuz. Kültürüm, tarihim, dilim, dinim, mabedim, şanım, şerefim kirlenmesin diye hiç çekinmeden ölüme koştunuz. Cephanemiz kıt, silahımız yetersiz, imkânlarımız çok az demediniz; yüksek imanınızı, sarsılmaz iradenizi ortaya koydunuz. Doğulusu, batılısı, kuzeylisi, güneylisi, kadını, erkeği, yaşlısı, genci ve çocuğu bir oldunuz ve Çanakkale’yi geçilmez yaptınız. Namusumuzu çiğnetmediniz; bu milleti yeniden ayağa kaldırdınız. İstiklâl Harbimizin ışığı oldunuz. Batı’nın, Haçlı seferlerinin gücünü kahramanca püskürterek Çanakkale’yi yedi düvele yar etmediniz. Kurşun yağmuru altında yarı tok yarı aç Ramazan’da, yazın sıcağında kuru ekmek ve hoşafla oruç tutup savaşarak, kanlı bir düğün gerçekleştirdiniz. Sizinle ne kadar övünsek azdır, kahraman millet evlatları…
Unutmamalıyız ki, toplumları ayakta tutan, diri kılan, millî ve manevi şuurları oluşturmak, hedef ve idealleri etrafında toparlanmak, millî ruhun nesilden nesile aktarılmasıdır. Çanakkale ruhunu her zaman her yerde taşımak, diri tutmak, vatanın ve milletinin geleceği için şarttır. Bu ruhu Millî hayatımızın, devlet, siyaset hayatımızın, eğitim, kültür, medeniyet hayatımızın tüm alanlarına sokmamız gerekir… Bu ülkenin çocuklarına dinini, tarihini, dostunu, düşmanını anlatarak, dürüst bir tarih bilgisi vererek devlete, millete hayırlı nesiller yetiştirmek, değerler adına bugün daha çok ihtiyaçtır.
Kahraman askerlerimizin, hakkın batıla galip gelmesi ve Allah’ın ism-i celâlini küffara tanıtma mücadelesi olan Çanakkale savaşları ilahi bir lütuftur…
Anafartalar komutanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk de Seyit Onbaşı da nice adsız kahramanlar da ilahi bir lütuftur. Çanakkale zaferimizi anar ve anlarken Almanların baskısıyla Türkiye’yi Birinci Cihan Harbi’ne sokan İttihatçıların gaflet, delalet ve hıyanetini de unutmamak gerekir. Basiretsiz ittihatçıların tarihî hatasından Türk siyaseti mutlaka ders çıkarmalıdır. Türkiye’yi yönetenler gaflet içinde olmazlarsa, tarihten ders alarak yabancıların aklı ve gölgesinde Türkiye’yi yönetmezlerse milletimiz, devletimiz için samimi olanla olmayanları ayırt edebildiği ölçüde “Çanakkale Geçilmez” kalacaktır.
Çanakkale zaferi aynı zamanda Müslüman Anadolu Türk’ünün sabırla ve savaşla imtihanıdır. Mehmet’lerin ölümle, imanla imtihanıdır. İnsanı, kağnısı, kadını, eri, çocuğu, genci, subayı ile ve bu vatan meselesidir diye canını veren yiğitlerin imtihanıdır Çanakkale…
Müslüman Türk Milleti nice Çanakkale Zaferlerini yeniden kazanacak azmi ve iradeyi yüreğinde bugünde yaşamalı ve taşımalıdır, an be an! …
Çanakkale zaferini anlamak; Hayatların odağındaki tek şeyin iman olmanın anlamıdır. O ruha yeniden sahip olmak ve o ruhu her an yaşamak, genç nesillerimize değerlerini, tarihini, kültürünü, dostunu ve düşmanı tanıtmakla olur. Geçmişle ve gelecek arasında bağ kurup dersler çıkarmakla olur. Türk kültür ve medeniyetini yüceltmek, Muasır medeniyetin zirvesinde Türk’ün sancağını yeniden dalgalandırmakla olur.
Çanakkale zaferini anlamak; dünyada yeniden Müslüman Türk’ün eliyle hakkın hakimiyetini, adaletin tesisini, medeniyetin inşasını ve mazlum milletlerin hürriyetini sağlamak için çalışmakla olur.
Çanakkale’yi anlamak ve kavramak; vatanın ve milletin bütünlüğünü, vatanın tek ve milletin tek bir millet olduğunun şuurunda olmakla, bu vatanı bize yurt yapan, İslâm’ı ve medeniyeti dünyanın dört bir tarafına götüren, Allah ve resulünün adını ulaştıran, sırf Hakkın rızası için; üç kıta yedi denize hâkim olanları ve onların emaneti, mirasını anlamakla olur… İşte Çanakkale ruhu, manası ve mirası bizce budur.
Çanakkale destanı iyi anlaşılmalı ve bilmelidir ki, Türkiye; İslâm ve Türk dünyasının ayrılmaz bir parçası olup aynı zamanda Ortadoğu’ya bağlı olduğu gibi geniş manasıyla da İslâm ve Türk coğrafyasının da kutup yıldızıdır. Dolayısı ile Türkiye’nin büyümesi, gelişmesi, varlığı bu dünyanın beklediği liderliği yapmayı da gerekli kılar…
Çanakkale ruhunda iman, kardeşlik, hak-hukuk, mertlik, yiğitlik, insanlık dersleri vardır, bu ruh asırlara taşınmalıdır.
Bugün kendimizi; Müslüman Türk milleti olduğumuzu ve aslımızı unutmadan, tarihi yâd ederek değerlerimizi yaşatmalı geleceğe umutla bakarak, yön vererek büyük işlere imza atmalıyız. Yücelmemiz, büyümemizin anahtarı ve tüm dertlerimizin çözümü, Çanakkale ruhunu yaşamak, yaşatmak ve çağlara taşımakla olacaktır…
Bu kutlu Çanakkale ruhu, şehitlerin emaneti korunacaktır! Unutulmazları unutmayacağız, unutturmayacağız… Bu duygu ve düşüncelerle tüm şehitlerimizi, Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını, vatan savunmasında şehit düşen tüm kahramanlarımızı rahmetle, minnetle anıyor, Fatihalar gönderiyor, ruhları şad olsun diyoruz. Onlar, Türk milletinin tarihinde ve kalbinde ilelebet yaşayacaklardır