CORONA VİRÜS SİLAH MI?

            2019 yılının son ayında ortaya çıkan Corona ailesine ait Covit-19 virüsü bütün dünyayı tehdit etmeye başladı. Nedir Covit-19 virüsü? Gözle görülmeyen, mikroskopla bile zor görünen bir yaratık. Ülkelerin sınırını tanımıyor, kimseyi kimseden ayırmıyor. Ta kızıl Çin’in Wuhan kentinden atılan Corona mermisi Amerika’nın, Avrupa’nın göbeğine düştü. Herkes çil yavrusu gibi evlerine kaçtı. Ne kral, ne bakan, ne başkan, ne zengin, ne fakir ayırımı yapmadan herkesi öpüyor bu virüs. Salgın karşısında koca devletlerin başkanları, burnundan kıl aldırmayan dev şirketlerin sahipleri, ışık mikroskobu ile görülemeyecek kadar küçük bir varlık karşısında pes ettiler.

Corona hakkında ortalıkta bir sürü kehanetler ve senaryolar dolaşmaktadır. İnsanların bir kısmı inandı, bir kısmı da bunlara inanmadı. İşin gerçek tarafı ise ortaya atılan bir kehanet değil, gerçek olan bir vaka vardır. Corona virüs tüm insanların din, dil, ırk, zengin, fakir ayırımı gözetmiyor. Sars, kuş gribi, domuz gribi ile tanışmış olan insanlık Corona’yı önemsemedi, ama on kat daha hızlı yayıldı. Virüsün nerede ortaya çıkacağı, nasıl bir hamle yapacağı, ne zaman öldürücü bir darbe vuracağı önceden bilinmiyor.

İnsanların, geliştirdikleri savaş teknolojisi sayesinde, bombaları, füzeleri, tankları, nükleer silahları ve büyük bir tahrip gücüne sahip daha birçok modern silahları var. Corona’nın ise hiçbir silahı yok. Ama öldürüyor. Hiçbir sınır tanımıyor. Hiçbir kimlik ayırmadan, genç yaşlı demeden, Çin, Rus, Amerikan, İtalyan, Türk demeden herkesi öldürüyor. Hiçbir din ayırımı gözetmiyor. Hıristiyan, Yahudi, Müslüman, dinsiz ayırımı gözetmeden herkesi öldürüyor. İnsanlar, bu neidüğü belirsiz, gözle görülmeyen, elle tutulmayan, saldırgan varlıktan korkuyorlar. Herkes evine kapandı, saklanıyor. Sokaklar, caddeler, meydanlar, AVM’ler, pazarlar, boşaldı. Şehirler ölüm sessizliği içinde, insanlar corona ne zaman bize gelecek diye bekliyor. Denmiştir ki, “korku dağları bekler.”

Cobit-19 virüsü ile mücadelede asıl hedef virüsün kendisi yanında, onu insanlara musallat edenler olması gerekir. Asıl suçlular bu yaratığı ortaya salıverenlerdir. Bu konuda dünyada ses getiren Amerikalı doktorun açıklamaları bomba gibi düştü. Amerikalı Dr. Rashid A. Buttar “Covit-19 virüsünün laboratuarda üretildiğini ve bir korku düzeni oluşturulmaya çalışıldığını” söyledi.

 

  1. RASHİD BUTTAR KİMDİR?

 

                Dokuz yaşında iken ailesi ile ABD’ ye göç eden Buttar 1966 yılında Londra’da doğmuş. Washington Osteopatik Tıp ve Sağlık Bilimleri Üniversitesi Tıp ve Cerrahi Fakültesinde okudu. Acil Tıp ve Genel Cerrahi eğitimlerini alan Buttar ABD Ordusunda Tugay Cerrahı ve Acil Tıp Direktörü görevlerinde bulundu. Daha sonra Does Moines Üniversitesinin Osteopati eğitimini tamamladı. Bir süre ABD ordusunda Cerrah olarak çalıştı. Dr. Buttar, Koruyucu Tıp, Acil Tıp, Klinik Metal Toksikoloji dallarında başarılı çalışmalar yapmıştır. Dr. Buttar, Geleneksel tıbbi tedavilere dirençli kalp ve kanser hastalarının tedavilerinde uzmanlaşmış bir klinik olan Charlotte, NC’deki İleri Tıp Kavramlar direktörüdür. Dr. Buttar dünya çapında Tv ve gazetelerde haber manşetlerine çıkmış, çok sayıda doktorlara ders vermiştir. Kuzey Carolina Eyalet Kongresi ve ABD İnsan Hakları ve Sağlık Kongresi Alt Komitesi kurumlarının üyesi olup, birçok geleneksel tıbbi kurslarda öğretim elemanı olarak çalışmaktadır. Kanser, kalp ve otizim dallarında çalışan Dr. Buttar 2003 den beri, ABD’nin önde gelen 50 doktoru arasında yer almaktadır.

Dr. Rashid A. Buttar Corona Virüs (Covit-19) hakkında yaptığı açıklamaları ile dikkati çekmiştir. Bir TV programında konuşan Dr. Buttar Dünya Sağlık Örgütünün yaptığı yalan haberleri konu alan videosunu yayınladı. Bu video ABD’nin hastalık kontrol ve önleme merkezi (CDC) tarafından yapılan Covit-19 virüsü hakkındaki ortak çalışmaların insanlardan gizlenen yönlerini ortaya çıkarmak üzere yayınlanmış. Gizlenen ilişkiler 1921 yılında kurulmuş olan ABD Dış İlişkiler Konseyi (CFR) tarafından organize edilmektedir. 21. Yüzyılı ABD için Yeni Dünya Düzeni yüzyılı olarak ilan eden CFR daha 1950 yılında bir CFR toplantısında James Warburg “İsteseniz de istemezseniz de, zorla ya da rıza ile dünya devletini kuracağız” demişti. Yenidünya devletinin merkezi Siyon tepesinde inşa edilecek olan kutsal mabet olacaktır. CFR Amerikan Yahudi sermayedarları Rockefeller, Carnegie ve Ford vakıfları tarafından finanse edilmektedir. CFR tarafından organize edilen hibrit savaş gündemi Yahudi sermayedarları için büyük gelir kaynağı olmuştur. General Elektrik, Boeing, Locheed, Raytheon dev şirketleri CFR senaryolarından trilyonlar kazanmaktadır.

 

 

  1. RASID A. BUTTAR: Virüs ile insanlar üzerine korku salınmakta ve biyolojik bir savaş uygulanmakta

 

Dr.Buttar’ın Covit-19 hakkında yaptığı açıklamalar sonucunda hükümet dünya sağlık örgütünün ve CDC nin ortaya koyduğu sağlık politikasını uygun görmediklerini açıklamışlardır. Hükümet yetkililerinin bu konuda Dünya Sağlık Örgütünü sorumlu tutacağı ve açıkladıkları verilerin araştırılacağı öngörülmektedir. Konu hakkında Dr. Buttar kendisine, 700 civarında hastası tarafından sorular yöneltildiğini açıklamıştır. Dr. Buttar Corona için kullanılan ve damardan verilen ilacın stoklarında mevcut olduğunu bu konuda bir sıkıntının olmadığını açıklamıştır. Ancak Covit-19 un laboratuarda elde edilen yanılsamalı bir virüs olduğunu tespit ettiklerini anlatmıştır. Bu virüs ile insanlar üzerine korku salındığını ve biyolojik bir savaş uygulandığını anlatan doktorun açıklamalarından  hibrit savaş taktiği uygulandığı sonucuna varılmıştır.

Dr Buttar şöyle konuşmuştur:

“2015 yılında Kuzey Carolaina Üniversitesinde yapılan ve doğa dergisinde yayınlanan bir çalışmadan bahsediyorum. O dönemde Amerikan hükümeti bu araştırmanın, bu çalışmanın durdurulmasını emretti. Şimdi bu konunun ne olduğunu açıklamak istiyorum. Yanılsamalı araştırma demek, doğal virüsü alıyorsunuz laboratuarda mitosyonlara uğratarak genetik yapısını değiştiriyorsunuz ve bu virüse yeni bir işlev kazandırmaya çalışıyorsunuz. Laboratuarda buna işlev kazandırma çalışması adı veriliyor.

                Bunu şöyle açıklayabilirim:

                Zaten zarar verme durumunda olan bir virüsü alıyorsunuz ve onu mitosyona uğratarak, daha kuvvetli, daha dayanıklı ve daha zararlı hale getiriyorsunuz. Yaptığım araştırmalarda bulduğum, SHC-014 türü bir corona virüsünü alıyorlar, başka bir HIV virüsü ile karıştırıyorlar, onun üzerine de LCD virüsü ekliyorlar, onu daha kuvvetli, daha hasar verici bir virüs haline getiriyorlar.           (Sözünüzü keseceğim. Doğru mu anlıyorum? Dediğinize göre ABD bu virüs üzerindeki çalışmaların durdurulmasını emretti. Daha sonra ulusal sağlık enstitüsü Çine 3,7 milyon dolar ödedi bu deneye orda devam etmeleri için. Yani neredeyse bu işi Çine taşere etti. Doğru mu?)

 Evet, aynen söylediğim de o. 2014 yılında bir grup toksikoloji uzmanı, virüs uzmanı danışman bu işin tehlikeli olduğunu, hasara yol açabileceğini dolayısı ile durdurulması gerektiğini söylediler. ABD hükümeti de bunun üzerine bu çalışmanın durdurulmasını emretti. Bir salgına sebep olabileceği gerekçesiyle durdurdular. Fakat buna rağmen daha sonra hükümet bu araştırmada kullanılması için önerilen bütçeyi onayladı. Bu konudan bahsederken biraz zorlanıyorum. O kadar sinirleniyorum ki, bu adam sadece kanunları çiğnemedi, fakat içinde yaşadığımız çığ gibi büyüyen bu problemi bu adam yarattı. 2015 yılında kanunları deldi, bu araştırmaların devam etmesi için fon yarattı, bu araştırmanın sonunda Covit-19 sıkıntısı başımıza geldi.

                Sonra 2017 yılında da belgelenmiş olan Georgetown Üniversitesinde resmi bir açıklama yaparak dedi ki “ bu yönetim bir salgın hastalıkla baş etmek zorunda kalacaktır”. Yani 2017 yılında nasıl bilebildi? Bu adam ileride 2018 – 2019 – 2020 yılında böyle bir dertle uğraşmak zorunda kalınacağını. Siz 3 gün sonra borsada ne olacağını tahmin edemiyorsunuz. Bu adam nasıl oldu bir salgın çıkacağını önceden bilebildi. Onun ağzından çıktığı gibi söylüyorum, kelime kelime: Bu Başkan bir salgın hastalıkla uğraşmak zorunda kalacak. Dedi. Sen kanunları görmeden vatandaşların vergilerinden çıkartılan fonla böyle bir araştırmayı destekle, ondan sonra da gündemi karıştır. Bu virüs Çin’den geldi.  Yani şu aşamada bu virüs Çin’den mi geldi Çin’de mi üretildi? Çin’de mi serbest bırakıldı. Çin’den mi ithal edildi? Bu önemli değil. Burada, önemli olan Amerikan sisteminin bu suça ortak olması. Bunu bir fırsat olarak gördüler. Üzerine atladılar, şimdi bu mali sistemi kapattılar. Bu yalana bile bile göz yumdular.

                Şimdi diyorlar ki 1,5 m ara bırakmanız gerekiyor. 1,5 m seyahat edecek bir virüs yok. Şimdi 3 m ara vermeniz gerekir diyecekler. Tamamen yanlış bilgi. Kusura bakmayın açtım ağzımı yumdum gözümü. Şimdi Amerikan kamu sağlığı birim başkanı çıktı ve bir açıklama yaptı. Dedi ki Bill Gates’in anlattığı, Tauchen’in anlattığı bu. “Dünya sağlık örgütünün kurguladığı modeli artık takip etmeyeceğiz. Eldeki gerçek rakamları inceleyip, bu rakamlara göre yeni bir model ile çalışmaya başlamamız gerekiyor”. Dedi. Fakat medya bu açıklamayı göz ardı etti. Hala 2022 ye kadar karantinada kalmamız gerekeceğine dair hikayeler anlatılıyor. IBC, Newyork Post hala bunlardan bahsediyor. 1,5 m yetmez 3 m aralıklarla sokakta dolaşmamız gerekiyor diyorlar. Öyle bir saçmalık yok bu yalan. Dünya üzerinde yaşayan hiçbir bakteri, hiçbir virüs 1,5 m, 3 m zıplayamaz. Bu bir yalan. Lütfen tıbbın, bilim dalının makul prensiplerine bakarak konuşalım. Ama beni asıl kızdıran nedir biliyor musunuz? Piyasada 10 binlerce doktor var. Bunun bir düzenbazlık, yalan olduğunu biliyorlar ve hiçbir şey söylemiyorlar. Bunlar ya tıp camiası tarafından aforoz edilmekten, dışlanmaktan korkuyorlar ya da hükümetin, bunların lisanslarını iptal edeceklerinden korkuyorlar. İnanamıyorum. Bu olay dünyanın gidişatını değiştiriyor. Bu konuya hakim olan bu konuda bilgi sahibi olan bütün doktorların, bütün bilim insanlarının ağızlarını açıp, konuşmaları, bilimlerini paylaşmaları gerekiyor. Yani bilim, ilim tamamen yok sayılıyor, tamamen göz ardı ediliyor. İnsan becerisinin nasıl çalıştığı en temel prensipler resmen ihlal ediliyor, görmezden geliniyor.

                 Filoloji, salgın hastalıklar, toksikoloji, hakkındaki tüm temel bilgiler çöpe atılıyor. Bunun üzerine testler yapılıyor. Biz bu testlerin doğru olmadığını biliyoruz. Bu testlerde mikrobu taşımayan insanlar pozitif çıkıyorlar. Burada kullanılan test protokolü +PCR eşzamanlı polimeral zincirleme reaksiyon testi. Bu test modeli 1980 lerde geliştirildi. Bu testi tasarlayan, geliştiren bilim insanları tanı amacıyla kesinlikle kullanılmayacağını çok net belirttiler. Bu genetik dizimi hali hazırda tanımlanmış virüsler için tasarlanmış bir testti, tanım yapmak teşhis koymak için değil. Bu ölü sayısını yüksek göstermek için kullandıkları bir strateji.

                Bununla da tatmin olmuyorlar. Doktorlara hemşirelere baskı yapılıyor. Ölüm sertifikalarındaki ölüm sebebinin Covit-19 olarak değiştirilmesi yönünde. Bu da yetmiyor, tıbbi profesyonellere, doktorlara direktif veriyorlar. Benim elime yeni bir direktif geçti. Eğer hasta şu, şu semptomlardan dolayı ölmüşse ölüm sertifikalarına Covit-19 yazılacak diye. Medyada çıkan görüntüleri takip ediyorsunuz. Farklı ülkelerden farklı hastanelerden görüntüler geliyor. Aynı görüntüleri kullanıyorlar. Aynı insanların ölüm görüntülerini farklı yerlerde bir daha bir daha görüyorsunuz. Görüntülerde mankenler kullanılıyor. Ambulanslar, hemşireler boş oturuyorlar.             Medya tarafından sürekli bir korku pompalanmaktadır. Korku, korku. Bu kadar korku adrenal miktarını yükseltiyor, vücuttaki stresi yükseltiyor. Bu kadar korku stresi yükselttiği zaman bilin bakalım ne oluyor? Vücudun bağışıklık sistemi zayıflamaya başlıyor. Bağışıklık sistemimiz zayıfladığı zaman her türlü virüse, her türlü bakteriye daha savunmasız hale geliyoruz. Şimdi bakın ortada bir ilizyon geziyor, insanlar Covit-19 sebebi ile ölüyor diye. Fakat şu ana kadar bir kişi ölmüş değil Covit-19 yüzünden. Tıbbi literatürde bir virüsün bir insanın ölümüne sebep olmasının adım adım izlenen bir metodu bir yöntemi var. Tamamen bire bir sadece Covit-19 yüzünden ölmüş bir tane hasta yoktur, tıbbi olarak kanıtlanmamıştır.

                Şimdi biraz geriye doğru gidelim. 1984 den beri, 1984 – 2018 arasında yapılan resmi birçok araştırma var. Bu araştırmaların hepsi şunu gösteriyor. Aşı olduğun zaman, grip aşısı olduğun zaman bu aşının içeriği senin vücudunun içinde dolaştığı sürece yapılan testte Covit-19 pozitif çıkartma ihtimali çok yüksektir. Şunu anlamak istiyorum. Covit-19 yüzünden öldüğü belgelenmiş insanları alalım, bakalım bunlardan kaç tanesi geçtiğimiz 10 sene içinde bu bahsettiğim grip aşılarından olmuş. Araştırmalar çok net gösteriyor. Eğer grip aşısı olmuşsan Covit-19 testinde pozitif çıkıyor. İnsanların ölüm sebebinin Covit -19 olduğu algısını yaymaya çalışıyorlar.

                Tv de görüntüler dolaşıyor. Daha yeni, haberlerde bir hemşire haberlere çıktı. Bu hemşire “ne olur bana bir maske bulun da hastaneye dönüp çalışmaya devam edeyim” diyor. Sonra ortaya çıktı ki bu kadın eski bir hemşire 1,5 senedir hastanede çalışmamış. Sosyal medyada kullanılmış bir manken. Şu günlerde piyasaya baktığınız zaman yalan haber o kadar çok ki, inanamıyorum.”

Dr. Buttar’ın röportaj videosu yayınlandığında kısa zamanda milyonlarca izleyici tarafından takip edilmiştir. Dünyanın dört bir tarafına yayılan virüs insanlar üzerinde büyük bir korku oluşturdu. Yaygın ölümlere neden olan virüs salgını hayatı altüst etti. Ekonomiler çöktü. Milyonlarca işsizlik baş gösterdi. Bütün bunları ve daha fazla yıkımlara neden olan insanlık suçunu soruşturan kimse yok. Tüm olumsuzlukların suçunu Covit-19 üzerine yüklemek doğru değildir.

 

 

Yorum Yapın

Navigate