Balıklar Unutur Ama Tarihler Unutmaz

Tarih: 29 Ekim 2004

Yer: Avrupa Ekonomik Topluluğunun kuruluş anlaşması olan 1957 Roma Anlaşmasının imzalandığı Compidoglio tepesi, Conservatori Sarayı, Orazi Curiazi salonu

Fon: Haçlı Savaşlarının başlatıcısı kabul edilen ve Türk düşmanlığı ile ün yapan Papa X. İnnocente’nin büyük boy portresi

Olay: a) 25 Avrupa Birliği ülkesi üyenin (30 Eylül 2003 tarihinde Brüksel’de mutabakata varmış oldukları üzere) devlet ya da hükümet başkanları ile dışişleri bakanlarının Avrupa Birliği Anayasasını imzalamaları

  1. b) Romanya, Bulgaristan ve Türkiye’nin aday ülke olarak Avrupa Birliği Nihai Senedini imzalamaları (Avrupa Birliğinin on binlerce sayfayı bulan müktesabatını kabul ettiğine dair devlet ve millet adına imza atmaları)

c)Türkiye adına Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’ün imza koymaları.

 

 

 

Nasıl İmza Ama

29 Ekim 2004 yılında İtalya’nın başkenti Roma’da Avrupa Birliği Anayasası 25 üye ülkenin katılımı ile imzalandı. Türkiye, iki diğer aday ülke ile birlikte üye olmadan taahhüdün altına imza koydu. Diğer iki ülke Bulgaristan ve Romanya idi. Onlar şimdi Birlik üyesi. Türkiye beklemeye devam ediyor. Pek çok ülke imzanın geçerli olabilmesi için meclis ya da direk halk oylamasını devreye sokarken Türkiye böyle bir konuyu gündeme dahi getirmedi. Gündeme getirenlerin gündemden uzaklaştırılmaları için her türlü girişimde bulunuldu; adeta solukları kesilmeye çalışıldı.

İtalya, Finlandiya, İsveç, Yunanistan, Slovenya, Slovakya, Avusturya, Litvanya, Letonya, Estonya, Macaristan, Malta ve Kıbrıs Rum Yönetimi’nin attıkları imzalar, anlaşma, parlamentodan onay aldıktan sonra bir anlam ifade edebiliyor.

Ayrıca Hollanda, İspanya, Portekiz, Fransa, İngiltere, Danimarka, İrlanda ve Polonya’da söz konusu anlaşmayla ilgili olarak uzak veya yakın tarihli referandumlar söz konusu olmuştur. (1)

Bilindiği üzere Birleşik Krallık, referandum ile birlikten çıkma kararı (bretix) almış ve uygulamaya koymuştur.  Altı kurucu ülkeden biri, böylelikle, biz girmek için sırada beklerken, çıkma kararı alıyor ve çıkıyor.

İmza seremonisinin ev sahibi; reisin yakın arkadaşı, İtalyan mahkemelerinin yolsuzluk savıyla yargıladıkları İtalya Başbakanı Berlusconi idi. Berlusconi bu önemli olayı şu şekilde özetliyordu: Avrupa’yı kuranların ütopyası, harika bir gerçeğe dönüştü.

Her imza sahibine, üzerinde Avrupa Cumhuriyeti Anayasası yazan kalem, AB Dönem Başkanı Hollanda tarafından bir jest olarak takdim edilmişti.

Gerçeği Bilen Kaç Kişi Var?

Türkiye, “tesadüfen idare ediliyor”.  Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığının resmi web sitesinde AB Anayasası ile ilgili resmi olmayan bir metin var. Metnin başında söz konusu çevirinin resmi olmayan bir çeviri olduğu açıklaması bulunuyor. Burada imza konulan belgenin dayanaklarının sadece adı/ünvanı/başlığı veriliyor. Ve biz, maddeleri on binlerce sayfa bulan metne imza koyuyoruz. Eski bir Adıyaman Milletvekilinin İstanbul Sözleşmesi için; “Biz imza atarken böyle olduğunu bilmiyorduk.” yollu açıklamasının katmerli bir benzeriyle karşı karşıya olduğumuzun dahi farkında değiliz. Sorgulayanlar adeta haindir. “Çünkü sen, reisten iyi mi bileceksin?”

Zamanın Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Namık Tan, 02 Kasım 2004 tarihinde yaptığı basın toplantısında, basın mensuplarına bilgi verirken, sorulan bir soru üzerine; söz konusu belgenin parlamentoya, bakanlıklara, ilgili sivil toplum kuruluşlarına ve üniversitelere gönderildiğinden söz ediyor ama o belge, bakanlık sitesinde, gayri resmi çeviri olduğu belirtilen belgedir. (2)

Türkiye’de uyumak ve uyutmak en büyük erdem olarak kabul edilmiş ve lanse edilmiştir. Ülkemizde AB ile ilgili konuları derinlemesine bilen, araştıran yoktur. İddia ediyorum yoktur. Dışişleri Bakanlığı resmi web sitesinde devlet ve millet adına imza konulan metnin çevirisinin gayrı resmi çeviri olduğu kaydı varsa, başka söze gerek var mı? Türkiye’de ülke ve millet adına konuyu mercek altına alan iki isimden söz edilebilir:

  1. Prof. Erol Manisalı: Erol Hoca, Avrupa Birliğinin ne olup ne olmadığını, tuzak maddeleri vs. hemen bütün ayrıntılarıyla didikleyen çok önemli çalışmalar yapmış değerli bir bilim adamımızdır. Ama onun ödülü, zindana (*) atılmak olmuştur. Düzmece Ergenekon fitnesiyle Erol Hoca tutuklanmış, zindana atılmış, uzun süre zindanda kaldıktan sonra; “Yanılmışız.” denilmiştir.
  2. Aykut Edibali: Türk siyasetinin yüz akı Edibali, Türk siyasetinde Avrupa Birliğinin ne olup olmadığını, Türkiye’nin ne yapması gerektiğini büyük bir vukufla ortaya koymuş, gerçekten çok değerli çalışmalar yapmıştır. Onun ödülü, adını sanını silmek için her türlü manevranın yapıldığı ahlaki ve hukuki olmayan engellemeler olmuştur.

Bunlar, çala kalem yazılan şeyler değildir. İddiamızı temellendirecek yeteri kadar doküman fazlasıyla mevcuttur.

Gerçeği ifade etmek gerekirse “sağ” cenahta Avrupa Birliği ve Gümrük Birliği ile ilgili doyurucu çalışmalar yapılmamıştır.  Sosyal demokrat/sol çizgide çeşitli çalışmaların yapıldığını görüyoruz. Üniversiteler ve devlet bazında yapılan çalışmaların da yeterli olduğunu söylemek mümkün değildir.

AB Anayasası, pek çok anlaşma, taahhüt ve senede atıfta bulunmaktadır. Temel Haklar Şartı, bunların en önemlilerindendir. Hemen her düzenlemede normal, olağan, doğal düzenlemeler olduğu gibi, dikkat ve özenle üzerinde durulması gereken maddeler de vardır. Temel Haklar Şartının ikinci maddesi bunlardan biridir. Buna göre; “Herkes yaşama hakkına sahiptir.” ve “Hiç kimse ölüm cezasına çarptırılamaz veya cezası infaz edilemez.” ( 3)

Burada dikkat çeken husus, ülkemizde, “Meclis, idam yasasını önümüze getirirse, gereğini yapar imzalarız” diyen irade ile söz konusu ikinci maddeyi deruhte eden anlaşmayı imzalayan iradenin aynı olmasıdır. “Beraber yürüdük biz bu yollarda” nakaratı var ya, işte yollarda böyle yürünüyor, nasıl yürümeyse? Islananlar arasında sen de var mısın? Aman ha dikkat, sakın üşütmeyesin.

—–

(1) İkiz, Fikret, Avrupa Birliği Anayasası, İstanbul-BİA Haber Merkezi, 01 Kasım 2004, Pazartesi 00:00.

(2) http://www.mfa.gov.tr/avrupa-anayasasi-imza-toreninde-ulkemizin-imzaladigi-nihai-senet-_gayri-resmi-tercume_.tr.mfa

(3) İkiz, Fikret, Avrupa Birliği Anayasası, İstanbul-BİA Haber Merkezi, 01 Kasım 2004, Pazartesi 00:00.

(*) Zindan iki hece Mehmed’im lafta,

Baba katiliyle baban bir safta.

Merhum Necip Fazıl’ın tesbiti, ne yazık ki, aradan yaklaşık üç çeyrek asır geçmesine rağmen pek değişmemiş; Baba katiliyle baban bir safta. Necip Fazıl, nasıl uyduruk bir savla zindana gönderilmişse, süreç, üç aşağı beş yukarı aynı minval üzere devam etmiştir.

 

 

Yorum Yapın

Navigate