“AMERİKA RUSYA YAHUDİYE KUKLA” VEYA “İT İTİ ISIRMAZ”

ABD SURİYEDE NE UNUTTU ACABA(?!)

Uzun süredir ABD, Suriye’den çıkma planları yapıyordu(!) bunu da sık sık Başkanları attığı tweetlerle kamuoyu ile paylaşıyordu. Fakat ne menem bir işse ne ABD bölgeden çekildi; ne de PKK ile ilgisini kesti.

ABD, Türkiye’nin harekât yaptığı bölgeden askerlerini gerilere veya Irak’a çekerken boşalttığı yerlere nerden haber aldıkları bilinmez veya ne sebeple olduğu bizim tarafımızdan anlaşılmadan(!)ABD bölgeyi boşaltırken Suriye Rejim ordusu ile Rus askerleri anlaşmalara rağmen gelip bölgeye yerleşiverdiler.

Birde baktık ki, ABD devlet adamları ordusu Türkiye’ye hükümetle anlaşma yapmak üzere baskın yaptılar. Kısa zamanda bitmesi planlanan görüşmeler saatler sürdü ve Türkiye görüşmelerden büyük bir başarı elde ederek(!) 13 maddelik bir anlaşma paketini basına açıkladılar.

Hani ABD Suriye’den çıkmıştı? Biz ABD ile ne anlaşması yaptık? Harekât bölgesinde olmayan veya olmayacağını bildiren, ABD hangi sıfatla bizimle 20 mil/32 Km güvenli bölge anlaşması yaptı. Kim adına ve kimi korumak adına bizimle masaya oturdu? Mademki, PKK ve yandaşlarını terk edip gitmişti de kimi korumak adına bizimle anlaşıp bu adamları bölgeden çıkarmayı -özür dilerim- 32 Km dışına taşımayı taahhüt etti?

PKK BAHÇEVAN ÖRGÜTÜ MÜ?

11 Eylül den sonra terörün bitirilmesi adına Afganistan’ı işgal eden ABD, Irak ve Ortadoğu’yu kana buladı. ABD hangi Saiklerle bölgemizde bizim başımızın belası olan PKK ve yandaşlarını himaye ediyor. DEAŞ terör örgütü de; PKK bahçıvan örgütümü? ABD’yi tehdit eden DEAŞ tehditte; PKK bölge ve bizim için tehdit değil mi?

Bizim devlet adamlarımız komşumuz bile olmayan sözde müttefikimiz gerçekte ise terör örgütünün hamisi; Türkiye’nin düşmanı ABD ile neyi oturup anlaştılar ve neden oturup anlaştılar? Üstelik bu durum halka, millete zafer gibi sunuyorlar. Bölgeden çıkıp gitmiş(!) olan bir ülke ile çıkıp gitmişken neyin pazarlığını yaptınız ve neyi kopardınız da zafer olarak ilan ediyorsunuz?

YAPTIRIMLAR ÖLDÜRMEZ

Türkiye ABD’nin sözüm ona yapmakla tehdit ettiği yaptırımlar eğer bizi öldürmezse ancak bizi güçlendirir. Demiyor musunuz ki; “Türkiye silah ihtiyacının %70’ini kendisi üretiyor.” diye? O zaman 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı sırasında Türkiye bundan daha mı güçlü idi? O gün ölmeyen Türkiye, bu gün hiç ölmez. Bizi öldürmeyende bizi güçlendirir. Yoksa öyle değil mi? Biz cephede kazandığımızı masada yine kayıp mı ettik? Etmemiş olmayı umuyorum.

TEVRAT KİMİN HAMİSİ?

ABD tarafından veya Batı ülkeleri tarafından; “Türkiye’nin meşru güvenlik endişelerini anlıyoruz.” Deniliyor. Anladıklarını kabul edersek; adama sormazlar mı; “Madem bizim güvenlik tehdidi altında olduğumuzu biliyorsunuz o zaman PKK ve PYD’yi veya isimleri her ne ise bu bölücü terör örgütleri, lojistik ve mühimmat olarak niye destekliyorsunuz kardeşim?”

Bunun bir tek cevabı vardır. Türkiye, ben senin güvenlik endişelerini anlıyorum ama senin üniter yapın ve güvenliğin benim için önemli değil, benim bölgede İsrail’in güvenliği için kurmak istediğim, Büyük Kürdistan hayalim var onu gerçekleştirmek çabasındayım.” Diyebilir.

Bunun cevabı ise bu günün değil; Muharref/Bozulmuş Tevrat’ın sayfalarından gelmektedir. Bu gün Gerek ABD ve gerekse Rusya varlığını Beynelmilel Siyonizm’in himmetine borçludurlar. Yani Tevrat’a; her iki devletinde banisi ve hamisi Beynelmilel Siyonizm’dir. Eğer Mümbiç’ten, Fırat’ın doğusundan ABD çıkarken yerini Rusya’nın doldurmasının sebebi budur işte.

AMERİKA RUSYA YAHUDİYE KUKLA

1970’li yıllarda Yeniden Milli Mücadelecilerin ülkemizdeki tehlikeyi anlatmak adına slogan haline getirdikleri özlü söz;”Amerika Rusya Yahudi’ye kukla!” sözü idi. O günlerde ABD ve Rusya’nın ikiz kardeşler olduğunu ve dünya Yahudiliğinin, büyük İsrail’in hizmetinde iki devlet olduğunu anlatarak gelmiştik. 2. Dünya harbinden sonra dünyanın Siyonizm’in kontrolündeki emperyalist BAD-Rusya ülkeler tarafından paylaşıldığı yer yine Rusya’nın işgalindeki Yalta limanı idi. Oturup, dünyayı birlikte paylaştırmışlardı. Saf insanları; “Rusya işgal eder, ABD işgal eder.” diyerek insanları kandırdıkları hala hafızalarımızdadır. Komünizm ve Kapitalizm, Siyonizm’in siyam ikizleri. İşte onun içindir ki, birinin boşalttığı yeri diğeri her zaman doldurmaya hazırdır.

SAYGISIZLIK DİZ BOYU

Birisi sizi oyalarken ve sizinle bölgesel menfaatleri olduğu için bir taraftan hoş tutmaya çalışarak, bir taraftan saygının ötesinde tehditler savurarak hizaya getirmeye çalışırken; diğeri pusuda beklemektedir. Çünkü onun elinden kurtulursanız onun kucağına düşmeli ve onun isteklerini yapmalısınız. Nasıl olsa hangisini seçerseniz seçin sonuç aynı olacaktır.

Kendisi işgal ettiği ülkelerde sivillerin ölümünü dikkate almaz ve sadece küçük özürlerle geçiştirmiş olduğu halde sizden sivil ölümleri için garanti istiyor. Afganistan’da, Irakta ölen milyonların hesabını tutan var mı? Ne kadar sivil öldü, çetelesini tutan var mı? Kaç masum çocuk bombaların altında can verdi. Kaç çocuk anne-babasız kaldı.Kaç insanın hayatının baharında hayatı zindan oludu.

1,5 MİLYAR DUA MAKAMINDA

Birileri kendi teröristlerine kıyamadı ve onların gelecekte kullanmak üzere silahları ile birlikte kurtarmanın çarelerini ararken buldular. Hoş, vaat edilen 120 saat gibi bir zamanda terör unsurları, ağırlıkları ile birlikte bölgeyi nasıl boşaltır. Siz bunu nasıl kontrol edersiniz. Boşatmasalar, sivil elbiseleri giyip silahlarını bir süreliğine dehlizlere saklasalar sizin bunları tespit etme şansınız ne kadar?

İki senedir “Bir gece ansızın gelebiliriz.” Diyerek günleri getirdik ve Barış Pınarı Harekâtı’nı başlattık. Şükürler olsun Mehmetçik ise üzerine düşeni hakkıyla yaptı ve kısa sürede öngörülenden daha fazla mesafe aldı. Milletimizde Mehmetçiğin arkasında durdu ve İslam ülkelerinin yöneticilerini bir kenara bırakırsak 1,5 milyar Müslüman beş vakit Mehmetçiğin zaferi için dua makamında idi.

Dokuz gündür başarıyla devam eden harekât hangi noktaya geldi de durdu, bilmiyorum ama ABD’lilerin gelip Ankara’ya çöreklenmesi ile birden bire 120 saatliğine duruverdi. Hem de İsrail haber ajansının duracağını haber verdiği sınırlarda. Gel de aklın karışmasın.

Akıl karışıklığının ortadan kaldırılması için yapılacak iş, ordunun harekâtına devam etmesi ve planlanan hedeflere kadar harekâtın devam etmesi gerekir. Sahada kazandığımızı masada kaybetmemişizdir İnşallah.

ENSAR VE MUHACİR…

Türkiye sekiz senedir bölgede gerek başkalarının planları olan çatışmaları, yüz binlik, milyonluk ölümleri, harabatı en çok hisseden, acısını ve yükünü en çok çeken ülkedir. Her ne kadar gelenlerin çoğu Muhacirliğini yeteri kadar bilmemiş olsa da; Türkiye ufak tefek hatalar hariç, Ensar olma özelliğini hakkıyla yerine getirmiş ve misafirlerine yememiş yedirmiş, giymemiş giydirmiştir. Sayın Erdoğan’ın ifadesi ile 40 milyar dolar harcamıştır. Elbette maksadımız yapılan iyiliği anarak öğünmek, birilerinin başına kakmak değildir. Çünkü bu insanlar daha yüz yıl geçmedi ki, ülkemizden capcanlı neşter ile kesilerek yeni devletler çizilmeden önce; bizim vatandaşımız ve bizim ülkemizin insanı idi. Bölgede bizim ana vatanımızın ayrılmaz parçası idi, hala da öyledir.

TÜRKMENELİ, TÜRKMENELİ

Bölge bizim ata toprağımız, toprak bizim ana vatanımız idi. Bölgede yaşayan halkın ekseriyeti de Türkmenlerdi yani Türkmen dediğimiz Türk’tü. Bölgenin adı da Türkmeneli idi. Bu gün mademki bölgenin yapısını değiştirmek isteyen emperyalist ülkeler var. Türkiye bölgeye girmişse bölgenin gerçek yapısına kavuşmasını temin etmelidir. Türkmeneli bağımsız Türk cumhuriyeti kendiliğinden gelecektir zaten. Yeter ki ülkemizi idare edenler dik dursun milli politikaları hayata geçirsinler. Hürriyet yakın, yeter ki kim olduğumuzu ve ne yapmamız gerektiğini unutmayalım.

Yorum Yapın

Navigate