EVANJELİZM, SİYONİZMİN SİNSİ OYUNLARI VE ORTADOĞU!

İnsanlık onurunun, hürriyetinin yerlerde süründüğü sömürü, vahşet ve zulüm çağında yaşıyoruz. Bugün Ortadoğu’nun, İslam coğrafyasının ve ülkemizin yaşadıkları önceden hazırlanan strateji ve planların bir sonucudur…

Günümüz dünyasında etrafımızda yaşananlara ve Ortadoğu’ya baktığımızda Siyonizm’in hedeflerini, muharref Tevrat’taki düşünceleri ve Evanjelizm, Armagedon savaşlarının ne olduğunu bilmeden anlamadan olayları yorumlamak yanlış olur.

Türkiye BOP, kabala formatlı Evanjelist ve Armagedon savaşları hayalinin olduğu bölgede yer alıyor. Siyonizm ve bunun teokratik devlet savunucusu İsrail, BOP ile ülkemiz üzerinden hesaplar yaparak hedef ve ideallerine varmak istiyor. Bu idealler asırlar evveline muharref Tevrat’taki söylemler ve Siyonizm’in ortaya koyduğu ideallere dayanır. Bugün bu hedeflere ulaşmayı İsrail, ABD, İngiltere ve Vatikan üzerinden varmaya çalışmaktadırlar.

Dünyanın en büyük dini grubunu oluşturan Hristiyan nüfusu 2,1 milyar iken dünyadaki Müslüman sayısına baktığımızda 1,6 milyar Müslüman olduğunu görüyoruz. 193 ülkenin yer aldığı dünyada nüfusunun büyük bölümü Müslüman olan ya da resmi dini İslamiyet olan ülkelerin sayısı 63’tür.Buna rağmen sömürü kan ve göz yaşı İslam coğrafyasındadır. Bunun sebeplerine inilmesi, millet ve ümmetin uyanması gerekir.

Emperyalistlerin 1000 yıllık amaçları sürüyor!

Bugün bir Siyon, Argemedon savaşı senaryoları yeni boyut kazanmıştır. Günümüzde bazı merkezler nükleer, biyolojik ve kimyasal bir savaşın an meselesi olduğundan bahsederek, adım adım kıyamet senaryolarını oluşturmaktadırlar. Özellikle İsrail ve Batıdaki İsrail yanlısı çevreler bu ateşi körüklemektedirler.

Şii inancındaki klasik mehdi beklentisinin ötesinde Mehdinin gelişinin büyük bir savaşla çabuklaştırılabileceğine inananlar var. ‘Kral Davut soyundan Yahudi Mesih’in ve evanjelistlerin İsa Mesih’in ivedilikle gelmesini sağlamak için de bir Armagedon savaşı öngörülmektedir.’ (1)

Ne yazık ki, Sünni kesimden bazı cemaat ve tarikatlar da aynı yönde kitap, yazı ve programlarla halen benzer düşüncelerine devam ediyorlar. Tabi ki bunların bir kısmı aynı merkezlere hizmet ediyor ya da alet oluyorlar. Kur’an’da Hz. İsa’nın tekrar yeryüzüne gelişi ile ilgili tek bir ayetin olmadığı bilinmektedir…

‘İngiliz Chatham House, Tavistock Enstitüsünden ABD’nin Dış ilişkiler Konseyine(CRF) kadar düzinelerce “milletlerarası” kuruluş aynı merkezlerden kontrol edilir ve yönlendirilir. Hedef, Yeni Dünya Düzeni altında “Tanrı imparatorluğu” ismini verdikleri ezoterik bir dünya devleti kurmaktır. Yoksa hiçbir ilahi din ile bağları olmayıp sadece kitleleri ve orduları ikna için “dine başvuru” yapmaktadırlar.

Nihayetinde ulaşmak istedikleri hedef:

1.Küresel merkez sermayenin dünyamızda tam egemenliğini sağlamak.

2.Yeryüzünün yönetiminin kayıtsız şartsız bir avuç “elit” tarafından yürütülmesini gerçekleştirmek.

3.Semavi dinleri bağdaştırılmış(senkretik) tek din haline dönüştürmek, bunun için de İslam’ı Hz. Muhammet ’siz hale getirerek “İbrahim’i dinler” potası içerisinde eritmek

  1. “Neo liberal demokrasi” adı altında seçkinci bir faşist/sosyalist modelin insanlığa dayatılması.’ (2)

“Yeni Dünya Düzenini” gerçekleştirmek isteyen bu elitler üçüncü dünya harbine, bölgesel düzeltme savaşları ve şoklar meydana getirerek hazırlanıyorlar. Nitekim 11 Eylül 2001 de ateşlenen Büyük Haçlı seferiyle adlandırılan bu çılgın proje ve sonrası gelişmeler, 2008 mali krizi ve sonrası ekonomik gelişmeler, Wikileaks hadisesi, Arap baharı, İslam peygamberi Hz. Muhammed’e ve Kurana yönelik seviyesiz saldırılar aynı merkezin organizasyonlarının bir kısmıdır.

Bazılarınca Danyal kehanetlerinin içerisinde Türkiye’ye de var. Bu yedi aşamaya ayrılan Danyal kıyameti Türkiye’nin Fırat havzasından Büyük Filistin denilen ve Ortadoğu’nun büyük bölümü anlamına gelen Armagedon bölgesinde kopacak dünya savaşı ile bitecek.

“Armagedon savaşı” öncelikle Amerika merkezlidir. İsrailli ve Amerikalı evanjelistlerin Ortadoğu’da bir an önce savaş çıkarmak istiyorlar. Evanjelist Siyonistler İsrail’in gerçekte kutsal bir savaşta olduğu ve sonunda Armagedon Savaşı’nın geleceği inancı her alanda belli çevrelerce topluma yayılmaya, zihinlere yerleştirilmeye çalışılıyor.

Amaçlanan GOP, Haçlı-Siyon ittifakı, Avengelizmdir!

Türkiye’de ve dünyada oluşan hadiselerle, varlığından haberdar edilmek istenen emperyalizmin dünyadaki devletler ile münasebetlerini, gizli planlarını deşifre eden, doğru teşhis için bir anahtar görevi gören gerçek emperyalizmin ne olduğunun bilinmesi ve anlaşılması gerekir.

Dostunu, düşmanını bilmeyen topluluklar ne millet ne de başarılı olabilirler. Dünyada yaşananlara dar açıdan değil de geniş açıdan bakılmalıdır. Dov Lior adlı Yahudi haham ne diyor; “Arz-ı Mevut (Büyük İsrail) hedefimize ulaşmak için ‘Kürdistan’ vaadiyle Kürtleri inandırıp, onları Türklerle çatıştırmak zorundayız!” Dünyada milletlerin parçalanması, ülkelerin parçalanmasında, Şovenizmin temelinde Beynelmilel Siyonizm’in hedefleri, Amerika’nın menfaatleri vardır. Demokrasi adına yapılan çeşitli oyunlarla ülkelerin bölünüp parçalanmasının asıl sebebi, Nil’den Fırat’a kadar olan toprakların ele geçirilmesidir! Bunun için 1967 İsrail- Arap savaşından bu tarafa İsrail topraklarını büyüterek ilerliyor. Şimdi sırada Suriye ve Irak’ın parçalanması, sonrasında diğerleri…

Yeni dünya düzeni kurulurken son safhada fethedilecek ülke “Edomdur” Türkiye topraklarını oluşturan Anadolu’nun ilk çağlardaki adı Edomdur. Kutsal metinlerde Yahova’ya göre Anadolu vadedilmiş topraklar içerisindedir.

ABD’nin üst istihbarat teşkilatı (National Intellligence Council-NIC) dört senede bir yapılan küresel eğilimler araştırmalarının sonucunu 10 Aralık 2012 de kamuoyuna açıklamıştı. Rapor 2030 yılının dünyasına ait “tahmin” ve dinamikleri ortaya koyuyor. Türkiye’yi ilgilendiren en önemli tahmin “Bağımsız bir Kürdistan’ın Türkiye’nin gücü üzerindeki etkisi” ile alakalı. Bu raporda Türkiye’nin toprak bütünlüğünün tehdit altında olduğu ve ülkemizin önümüzdeki yıllar içinde 2030 kadar bölünebileceğine yer veriliyor. Milli istihbarat Konseyi yetkilisi Mathew Burrows, Suriye’deki hadiselerin bölgeye yayılmasının bunların sonucu olduğunu belirtti. (3)

Bugün etnik, mezhep ve inançlara göre sınırların yeniden çizilmesi toplantıları geçmiş yıllara dayanır. Benzer görüşler İsrailli diplomat Oded Yinon tarafından Dünya Siyonist teşkilatının yayın organı olan Kivunim (Yönler) adlı dergide 1982 yılında buna benzer daha açık ifadeler yer almıştır. Yinon “İsrail için 1980’ler stratejisi” adlı makalesinde İran ve Türkiye dahil bütün Ortadoğu ülkelerinin etnik ve mezhep yapısının İsrail için büyük fırsat olduğunu belirterek, Yinon’a göre Irak üç devlete, Suriye altı devlete bölünmelidir. (4)

Avangelistlere amacı; Dicle ve Fırat arasında cennetin kurulacağı… Çünkü tanrının vadettiği yer burasıdır. Yahudiliğin ilahı Yahova’ya göre Yahudi kavmi kutsaldır ve milletlerin efendisidir. “Görmekte olduğun bütün memleketleri senin zürriyetine vereceğim” “O günde Mısır ırmağından büyük ırmağa(Fırat’a) kadar bu diyarı senin zürriyetine verdim. “Yabancılar(milletler) senin sürülerini güdecekler, ecnebiler çiftçileriniz ve bağcılarınız olacaklar. Siz milletlerin servetlerini yiyeceksiniz…bütün milletler Yahova’ya kulluk edecekler…” (5)

Unutulmaması gereken Yahudiliğin ideallerinin temelinde üstün kavim inancı vardır. Milletleri yıkmak, bölmek ve sömürmek için her vasıtayı mubah görürler…

“Büyük İsrail” in inşasına asla izin verilemez!

Tarihten günümüze “İslamın müdafi ve sancaktarı” olarak, Türk milletinin olduğunu pek çok İslam ülkesinin de şanlı Millî Mücadelemize desteğinin de bu amaçlı olduğu bilinir… Türk Milleti İslam ile şereflendiği, Hakkın kılıcı olduğu, “Cundullah” diye isimlendirildiği zamandan itibaren pek çok kanlı saldırıya muhatap olmuştur. Türk Milleti’nin günümüzde de muhatap olduğu kanlı hesapların temel sebebinin doğru teşhis edilmesi gerekir. Türk Milleti İslâm beldesinin, mübarek toprakların, mazlumların hamiliğini üstlendiği için saldırılarla karşı karşıya kalmaktadır… Bugün bu saldırı projesinin adı Büyük Ortadoğu Projesi’dir.

Bu günkü Ortadoğu Siyonist planlar gereğince 1. Dünya savaşında toprakları paylaşılan koca Osmanlı imparatorluğu topraklarıdır. Suriye ve Irak ismi verilen bu iki ülke hatırlanmalıdır ki, Osmanlı Türk Cihan Devletinin eyaletleri iken yeraltı ve yerüstü zenginliklerini gasp etmek için1.dünya savaşı sonrası emperyalistler tarafından kurdurulmuştur.

Büyük Ortadoğu projesi için Türkiye en büyük engeldir. Türkiye’nin ekonomik, siyasi, kültürel, askeri ve manevi zaafa uğratılması için beynelmilel Siyonizm her yönden çalışmasını sürdürmektedir. Bugün komşularımız Suriye, Irak, Kıbrıs, Yunanistan’la ve terör belasıyla bizi meşgul eden, zayıflatmak isteyen aynı merkezlerdir. Çünkü Türkiye Muharref Tevrat’a ve Siyonizm’e göre vadedilmiş topraklar (Arz-ı Mevut) içerisindedir. Bundan dolayı her an ülkemizi rahat bırakmayacaklar. İsrail’in kurulması için 1. Cihan harbini çıkarıp Osmanlı devletini parçalayan yine aynı merkezlerdir…

Bugün Ortadoğu’da İsrail ve ABD’nin uyguladığı politikalarını tam anlamak için Kabala ahit kaynaklı emellere, kehanetlere dikkatlice bakmak, özellikle Evanjelist Hıristiyanların kutsal metinlerden yaptıkları Batıni/ ezoterik çıkarlarına dikkat etmek gerekir. Bugün yaşan durumu 1971-1975 yıllarına Otağ yayınları arasında çıkan “Millet Düşmanlarının İhanet Planlarını” adlı kitabı okuyup anlamadan, bilmeden ne İsrail’in ne de ABD’nin takip ettiği stratejileri ve planları anlayabiliriz.

Sonuçta tek dünya hakimiyeti devleti kurmak, tek dünya ekonomisine hâkim olup yönetmek, tek dünya din anlayışı inanç hakimiyeti tesis etmek bu anlayışın esaslarıdır…

İşte Yahudi cihan diktatörlüğünü kurma düşüncesindeki hedefleri emperyalizminin kısa özeti budur. Bunları anlamadan bilmeden ne İsraillin ne de Amerika’nın planlarını anlayabiliriz.

Türk milleti İslamın ve Türk devletlerinin sancaktarıdır bu gerçek engellenemez!

Vatanımız, Türklük ve İslam’ın, yeni dünya düzeninin tam merkezinde ve ilgi alanındadır. Vatanına, devletine, kimliğine sahip çıkma, Milli seferberlik vaktidir. Ülkemiz, devletimiz içten ve dıştan büyük tehdit altındadır. Bizler ülke, millet, fert olarak Hakkın, haklının, mazlumun ve doğruların yanında olup gerçekleri bir rehber gibi anlatmalıyız. Hz. Ali derki: “Hak ehli susmayı tercih ettiğinde, batıl ehli kendini hak üzere zanneder.” “Bir milletin kaderi localar, hücreler ve ihanet yuvasında gizlenenlerin değil, bizzat milletin gözü önünde ve onun desteğiyle güçlenen, haklı mücadele bayrağını yükselten hareketin olacaktır!” (A. Edibali)

Artık çökmekte olan kapitalizm ve Siyonizm’dir. Her yeni şafak, Türk milletinin gücüne güç katacaktır, inşallah. Bu milleti besleyen damarların kesilmesine izin verilemez. Türkmen illeri de bu milletin, bu vatanın parçası olup kutlu birliği özler. Bu millet tarihine, davasına sahip çıkacaktır…

Bakınız kendini tanımak, başta düşmanını tanımak bilgisiyle birleşmezse eksik kalır. Kendini gücünü ve düşmanını iyi tanıyan ona göre strateji ve politika belirleyenler başarılı olurlar.

Bundan sonra yeniden bir seferberlik başlatarak her alanda millilik esas alınarak, yerli harp, savunma sanayi ve üretim, güçlü ekonomik yapı, milli birlik, özde milli eğitim politikalarıyla zaman içerisinde birçok problemleri çözebiliriz.

Yeniden kıyama kalkmak milli mücadele, Kuvayı Milliye ruhu ile mücadele etmek ve her kesimin bu mücadeleye katılması, milli bakış açısıyla çözebiliriz. Bunlar yapılamadığı taktirde adı var sanı olmayan bir özgürlük adıyla ülkemizde sömürü devam eder, bu sapkın düşüncelerin ve düşmanın oyunlarına alet oluruz…

Çözüm; yerli ve milli siyaset!

Bugün Ortadoğu’nun suni devletçiklerle paramparça edilmesinin, milletlerin bölünebilmesinin sebebi; İslâm dünyasına saldıran güçlerin kanlı planlarının üstünlüğü değil İslam âleminin doğru strateji etrafında teşkilatlanmayışının, bir hilafet merkezi gibi güç birliği merkezinin olmayışının ve devletlerin lider kadrolarının millî duruş sergilemekten uzak oluşunun, günün teknik ve bilimsel gelişmelerinin yeterince takip edilmemesinin bir sonucudur.

Bugün içinde bulunduğumuz problemler, şuurlu bir kadronun rehberliğinde bütün milletin teşkilatlanması ve mücadeleye katılmasıyla gerçekleşebilir. Milletimize yönelen güncel taarruzlarının, doğru çözümlenmesi analiz ve sentezi, ilmî bakışa sahip vatanseverlerin ehil ve millî kadroların liderliği ile gerçekleşebilir. Türkiye, tarihi misyon ve avantajıyla masa başında dik durarak haklarını korumalı ve kullanmalıdır.

Kıskaç altında olan ülkemiz her yönden bombardıman altındadır. Bunu haysiyetli, akılcı yerli ve milli devlet politikasıyla çözebiliriz. Devlet ve iktidar olarak milli ve yerli duruş esastır. Bunu yapacak olan da bu anlayıştaki kadro ve ekipleri oluşturmak olacaktır…

“…Hangi istiklal vardır ki, yabancıların nasihatleriyle, yabancıların planlarıyla yükselebilsin” (Atatürk) Yabancı aklına değil kendi aklımıza değer verelim, sömürülen olmayalım. Türkiye, Türkiye’den yönetilmelidir!

Türkiyesiz Ortadoğu düşünülemez. Bölgede barışın, huzurun güvencesi Türki’yedir. Yeni dünya düzeni Türkiyesiz kurulamaz. ABD’nin Türk ve İslam dünyasına ulaşması Türkiyesiz olamaz. Türkiye tarihi misyonuyla İslamın sancaktarı olmuş, üç kıtada hilafet merkezliği yapmış soylu ve kutlu bir millettir bu göz ardı edilemez. Türkiye bu avantajını iyi kullanmalıdır.

Bölgemizde yeni yapılanmalar olurken Türkiye Misakı Milli sınırlarını gündem edip buralara sahip çıkmalı ve kavuşmalıdır. Oluşturulacak tarafsız bölgeyle birlikte Türkmeneli cumhuriyeti kurulmalıdır. Bu bölge için bir güvenlik sigortası olacaktır.

Bölgede İsrail’in varlığı Türkiyesiz olamaz. Siyonizm’in gizli oyunları bozulacak Türkiye’nin bölgesel güç merkezliği kabullenildiğinde bu coğrafyada sükûn ve huzur olacaktır. Artık Masa başı oyunlarla, kirli pazarlıklar bu şanlı zafer yürüyüşüne engel olamayacaktır.

Kaynakça

(1) (Grace Helsell,Tanrıyı Kıyamete zorlamak. Çev.Mustafa Acar-Hüsnü Özmen, 2.baskı kim yayınları Ankara 2003)

(2) (Ramazan Kurtoğlu, Küresel ekonomik kriz ve yeni dünya düzeni, sinemis yayın, Ankara 2012 s.1) (3) (Sedat ergin, Hürriyet gazetesi 21 Aralık 2012 ABD istihbaratının gözünde2030 Türkiye’si)

(4) (Ramazan Kurtoğlu, Evanjelizm s.23-24)

(5) (İhanet Planları,1975 ikinci baskı s 27,28,29)

Yorum Yapın

Navigate