DOĞU TÜRKİSTAN’DA ÇİN ZULMÜ VE TÜRKİYENİN DUYARSIZLIĞI

Konumuz; Türk’ün Ata Yurdu, Türk medeniyetinin beşiği, Kutadgu Biliğ ve Divan-ı Lügat-ı Türk kitaplarının yazıldığı, Kaşgarlı Mahmut ve Yusuf Has Hacip ve Piri Türkistan Hoca Ahmet Yesevi’nin, kementlerle uçak düşüren Osman Batur’un, Satuk Buğra Han’ın memleketinden ve onların evlatlarından, evlatlarının bu gün yaşadıkları zulüm ve esaret hayatından bahsedeceğiz. Doğu Türkistan üzerinde son zamanlarda iyice artan ve çekilmez hale gelen baskılardan bir damlacık yüreklere endişe düşürebilirsek yazımızın vazifesini yapmış kabul edeceğiz.

HİÇ İBRET ALINSAYDI…

” Çin milletinin sözü tatlı, ipeği yumuşak imiş. Tatlı sözle, yumuşak ipek kumaşla aldatıp uzak milleti öylece yaklaştırırmış. Yaklaştırıp konduktan sonra, kötü şeyleri o zaman düşünürmüş. (…) iyi bilgili insanı, iyi cesur insanı yürütmezmiş. Bir insan yanılsa, kabilesi milleti, akrabasına kadar barındırmazmış. Tatlı sözüne, yumuşak ipek kumaşına aldanıp çok Türk milleti, öldün; Türk milleti, öleceksin! “

            Türk Oğuz beyleri, milleti işitin: Üstte gök basmasa, altta yer delinmese, Türk milleti ülkeni, töreni kim bozabilir?(1)

            Orhun anıtlarında atalarımız, Bilge Kaan, Kültigin Kaan ve Vezir Tonyukuk; Çinli’nin ipeğinin yumuşak, sözünün tatlı ve yalancı olduğunu yüzyıllar öncesinden bizlere ve günümüze gelesiye kadar devlet kurmuş ve devletleri yıkılmış bütün bir Türk milletine nasihat olarak yazıp bırakmışlar. Akif Merhumun;”Hiç ibret alınsaydı tekerrür mü ederdi?” dediği tarih her seferinde tekerrür etmiş ve Türk milleti onlarca devlet kurduğu halde ne Rus’un hilesine ve nede Çinli’nin tatlı diline yumuşak ipeğine aldanmaktan vazgeçmemiş.

BÖLÜNEN TÜRKİSTAN

Onlarca Türk boyu ya Çinli’nin ipeğine kanmış veya Rus’un hilesine aldanmış. Aslında adı Uluğ Türkistan olan kocaman bir vatan doğu ve Batı Türkistan olarak ikiye ayrılmış! Batıda Rus’un esaretinde, dağılan ve Kafkasların her bir yerine bölük pörçük ayrı milletler gibi dağıtılan insanlar, hürriyet için gün sayarken; Rus’un yardımı ve Çinli’nin işgalinden sonra; Doğu Türkistan kısa hürriyet dönemleri hariç Çinli’nin esareti altında dinini ve kimliğini koruma mücadelesi vermiş!

Çin ve Çinli daracık bir bölgede, önemi bu gün itibarıyla kıyaslanmayacak kadar az nüfusu ile Türk’ün gücünden, bu gün uzaydan bile görülebilen Çin setinin arkasına sığınmıştır. Yumuşak ipeği tatlı dilinin hilesi ile aldattığı kavimleri birçok kavimleri kültürel erozyona tabi tutarak; asimile etmiş nüfusunu artırmıştır. Kültürel erozyonla değiştirdiği toplumları Çinlileştirerek her geçen gün gücünü ve nüfusunu artırmıştır.

KAYADAN DAHA SERT BİR MİLLET

Çinli öncelikle tatlı dili ve yumuşak ipeği ve Çinli prenseslerle bozarak kendisine katamadığı kavimleri zayıf anlarında en sert saldırılarla ve işkencelerle kendine tabi kılmanın yollarını aramıştır. Bin yılı aşan bir zamandan bu yana asimile edemediği, kültürünü yok edemediği bir tek kavim, bir tek millet vardır. Kayadan daha sert ve çetin çıkan Doğu Türkistan’daki Türk milleti Çin’i ve Çinliyi çıldırmıştır. Bütün saldırılara rağmen Doğu Türkistan Türk’ü Çinin bütün asimile çabalarına rağmen kendi milli kültürünü ve dinini, milliyetini ve töresini korumuştur. Son zamanlara gelene kadar yapılan baskılar ancak Türk’ün iradesini artırmıştır.

ÇARESİZ DOĞU TÜRKİSTAN VE İSA YUSUF…

Bütün çekilen işkence ve baskılara karşı geri adım atmayan Uygur, Kaşkar, Özbekli doğu Türkistan Türk’ü ne yazık ki 1991 yılına kadar esir olan diğer Türk illerinden bir yardım alamadığı gibi Türkiye hükümetleri tarafından da her hangi bir destek görmemiştir. Türkiye gerek hükümet olarak ve gerekse halk olarak basının ve devlet adamlarının ilgisizliği sebebiyle Doğu Türkistan Türk’ünü çaresiz ve yetim bırakmıştır.

Yalnız acı bir lokmayı kardeşleri ile paylaşmaya talip Aykut Edibali ve arkadaşları! O günün Yeniden Milli Mücadelecileri! Bu günün Millet Partilileri o günlerde sayıca az olmalarına rağmen; kemiyeti çok gayretleri ile Türkiye’ye sığınmaya Çalışan Doğu Türkistan Sabık Genel Sekreteri dava adamı İsa Yusuf Alptekin Bey’i, Türkiye’nin ve dünyanın gündemine oturtmuştu. 1970’lerin milli dava dergisi, Yeniden Milli Mücadele Mecmuası ve diğer yayın organları İsa Yusuf Bey’i hem devlet adamlarına hem de halka kabul ettirmişlerdi. Kimseler Doğu Türkistan davası gibi bir davadan bahsetmezken; İsa Yusuf Alptekin Bey’in doğu Türkistan davası kitabı ve Bay Mirza Hayit’in Türkistan Kitabı Otağ Yayınevi vasıtası ile yine Mücadelecilerin himmeti ile okuyucu ile buluşmuştur.

KÖRLER VE SAĞIRLAR

İsa Yusuf Alptekin Beyin geldiği günlerden bu günlere kadar hükümetlerin tavrı Doğu Türkistan’dan gelen kardeşlerimize karşı zaman içinde değişiklik göstermesine rağmen; Türkiye’nin Çin’in zulmüne tavrı hiç değişmemiş Doğu Türkistanlı kendi kaderi ile baş başa kalmıştır.

ABD, Japonya ve bazı batılı ülkeler Çin’e baskı uygulamak için Doğu Türkistan ve aynı akıbeti paylaşan Tibet’i kullanmış olsalar da, Türkiye olaylardan habersizmiş gibi kör ve sağır rolüne hiç ara vermemiştir. Hatta AKP iktidarı döneminde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Doğu Türkistan’ı da ziyaret etmiş fakat zulümle ilgili en küçük bir beyanda bulunmamıştır. Ülkemizin son Başbakanı Sayın Binali Yıldırım’ın hükümet görüşü olarak;”Çinin toprak bütünlüğünden yanayız.” Beyanı ile Doğu Türkistan Türkünü bölücü ve terörist olarak kabul etmiş, hatta Türkiye’ye iltica eden Doğu Türkistanlılar ölüme gittikleri bilindiği halde iade edilmişlerdir.

Bu gün dünyada esir tek millet Doğu Türkistan Türk’üdür. Üstelik Türk’e yapılan zulüm bütün dünya kamuoyu tarafından bilindiği halde, bir çok ülke tarafından zulmün durması için Çin’e ültimatom verilirken imzalanan belgenin altında Türkiye dahil hiçbir Türk ve Müslüman ülkenin imzası yoktur.

DOĞU TÜRKİSTAN SOKAKLARI BOŞ!?

Bu gün Doğu Türkistan’ın sokakları boştur. Çünkü doğu Türkistanlı bütün dünyanın bildiği; yalnız Müslümanların ve Türkiye’nin bilmediği(!) Doğu Türkistan’ın içinde, okul olduğu iddia edilen 1200’ün üzerindeki temerküz kamplarında zülüm görmektedir. Normal okullar boştur çünkü Doğu Türkistanlının okuması, ilim öğrenmesi yasaktır. İlim adamları, halkın âlimleri, hatta bu güne kadar Çin’e hizmet etmiş Türk kökenli aydınlar, bu gün terör işbirlikçileri olarak takibe uğruyor ve cezalandırılıyor, hapislere atılıyor ve idam ediliyor. Şehit edilen ilim adamlarının âlimlerin sayısını bilmiyoruz.

TÜRKLER AZALIRKEN ÇİNLİLER ÇOĞALIYOR.

Her geçen gün Doğu Türkistan’da Çinli nüfus ile Türk nüfus arasındaki oran kapanmakta hatta Çinliler lehine açılmaktadır. Ekonomik imkânlar Çinliler lehine artarken, Türkler aleyhine azalmaktadır. Ülkenin en verimli arazileri, toprakları, madenlerinin sahibi Çinlilerdir. Arazilerini sulamak öncelikle Çinlinin hakkıdır. Çinli izin vermezse Türk asla toprağını bile sulayamaz.

Yüzyıllardır Türkleri Çin halkı içinde eritemeyen Çin, Türk kızlarını Çinli erkeklerle evlenmeye zorlamakta, her Türk’ün evine bir Çinli erkek yerleştirmekte ve yatağını Çinliye vermeyen Türkler cezalandırılmaktadır. Kamplardan kurtuluşun imkânının çok az olduğu bizzat batılılar tarafından tespit edilmiş olmakla, kamptan kurtulan Türklerin konuşamadığı, kamplarla ilgili her hangi bir bilgi veremediği ve kamptan kurtulanların kısa zamanda vefat ettikleri, hayattan göçüp gittikleri verilen bilgiler arasındadır.

Çin’in nüfusunu merak ederseniz hemen öğrenebilirsiniz. Doğu Türkistan’daki Uygur, Kaşkar, Özbek, Kırgız veya Kazak Türklerinin ve gerekse toplam Türk nüfusun sayısını gerçek olarak asla öğrenemezsiniz. Bu güne kadar Ruslar ve Çinliler tarafından şehit edilen Türk’ün sayısı 35 milyonu geçmiştir.

GÖÇ YOLLARINDA KALANLAR…

Geçmişte halkları ayırarak yapılan zulümler son senelerde ve devirlerde kim olduğunu bakılmaksızın bütün Türklere uygulanmaktadır. Zulme uğrayan Türklerin göç hikâyeleri romanlara konu olmuştur. Binlerce kişi ile Çin’den Türkiye’ye gelmeye çalışırken çıkılan yolu 234 kişinin bitirebilmesi ne hazin hikâyedir.

Toplama kamplarına alınan Türkler eğer ölmeden kamplardan çıkabilirlerse, ya başka kentlerdeki fabrikalarda çalıştırılmakta veya kamp yakınlarındaki fabrikalarda karın tokluğuna yakın ücretlerle çalıştırılmakta ve Çin mallarına, Çin’de üretim yapan batının mallarına ucuz işgücü sağlamaktadırlar. Tıpkı ABD’nin fabrika ve arazilerinde çalıştırılmak üzere Afrika’dan getirdiği köleler gibi. Yani fabrika sistemi ile kamp sistemi iç içe geçmiş olarak. Bu insanların hangi şart altında olursa olsun birilerine derdini, çektiğini, gördüğü işkenceyi anlatması mümkün değildir. Anlattığı takdirde en yakınlarının başına gelebilecek felaketleri tahmin dahi edemezsiniz.

HA ÇİNLİ HA BATILI…

Tabii olarak her ne kadar Batılı ülkeler Çin’e kamplarla ilgili ve yapılan zulümlerle ilgili beyanlarda bulunmuş olsalar da; Batılıların ve beynelmilel emperyalist güçlerin Türklere bakışı Çin’in Türklere bakışından farklı değildir. Hatta Kampların dünya kamuoyunda ortaya çıkmasının sebebi İsrailli hukuk(!) adamlarının Çin’deki toplama kamplarını övmesiydi.

            DOĞU TÜRKİSTAN ZENGİNLİKLERİ

            Irak ve İran petrollerinin toplamından daha fazla petrole sahip Doğu Türkistan petrol ve kömür zenginidir. Bu gün Çinin en az enerji ihtiyacının %30’unu ve pamuk ihtiyacının %90’ını Doğu Türkistan’dan elde etmektedir. Doğu Türkistan da halen 138 çeşit maden çıkarılmaktadır. Tarım ürünleri ihtiyacının büyük bir bölümü yine bölgeden çıkarılmaktadır. Ne acı ki, çinin bu kadar ihtiyacını gideren Doğu Türkistan halkı Uygurlar başta olmak üzere diğer bütün Türkler en az payı olmaktadır. Doğu Türkistan istatistiklere göre Çinin nüfusunun %1,8 olmasına rağmen en az payı alan yine Türklerdir.

SEYAHAT YASAK, HER ŞEY YASAK!

Türklerin Yurt dışı seyahatleri engellenmiş, pasaport alma imkânları çoğunlukla ellerinden alınmış, yurt dışında bulunanlar yakınları tehdit edilerek çağrılmış veya tutuklanarak geri getirilmiştir. İslami ibadetleri yasaklanmış, okullarda Çince eğitim zorunlu olmakla, bölgesel ve milli kıyafetlerin yasaklanması, genç kızların mini etek, açık giysi elbiseler giymeye zorlanmaları, gençlerin her gün dans etmeye mecbur tutulmaları; terör endişesi ile insanların evlerinde  silah bulundurmak bir tarafa bile bıçak bulundurmasının önlenmesi anlaşılabilir değildir.

Doğu Türkistan Türk’ü Uygurlar başta olmak üzere müthiş bir zülüm altında tıpkı Endülüs’ün yıkılmasından sonra Müslümanların zorunlu, ölüm tehditleri ile Hıristiyanlaştırmaya zorlandıkları gibi İslami bütün ritüellerin yasaklanarak; İslam dışı hareketlere zorlanmaları, içki ve sigara içmeye mecbur bırakılmaları ve ibadetlerinin engellenmesi, çocuk sayısında yasaklar, onları yok oluşa sürüklemektedir.

TÜRKİYE UYANMALIDIR.

Türkiye, Suriyeli mültecilere gösterdiği ilginin, Marunî ve Ezidiler’e yaptığı yardımın, Somali de yaptığı faaliyetlerin, Filistin’deki gösterdiği gayretin benzerini en azından aynısını, Doğu Türkistan’daki, Kırımdaki ve Rusya’da bulunan Türklere göstermelidir. Göstermelidir çünkü yakında toprak bütünlüğünden yanı olduğumuz Çin, Doğu Türkistan’da Uygur Türkleri başta olmak üzere hiçbir Müslüman Türk bırakmayacak.

Bu gün Doğu Türkistan sokakları, tarlaları, evleri boştur. Sokaklarda, işyerlerinde, topraklarda çalışan Türkler kendi ülkelerinin her yerine yayılan esaret kamplarında köleler gibi ya sürgünde veya kampların yanındaki fabrikalarda ölümüne çalıştırılıyor. Toprakları Han Çinlileri tarafından yağma ediliyor.

ELBETTE YAPILACAK ÇOK ŞEY VAR.

Türkiye Doğu Türkistan ile ilgili neler yapabilir? Yahut neler yapmalıdır? İstenilen Türkiye’nin Çin’e savaş açması değildir elbette! Türkiye’nin elinde pek çok imkânlar vardır ve bu imkânları gerek Çin ile ilişkilerinde ve gerekse Uluslar arası ilişkilerinde Çin’in bu zulmünü önlemek için kullanabilir. Doğu Türkistan’daki zulmü ve insan haklarına yapılan müdahaleyi bütün dünyaya duyurabilir ve BM başta olmak üzere uluslar arası bütün teşkilatların Çin’e yaptırımı için çalışma yapabilir. Dünyanın her yerinde sürgündeki Doğu Türkistanlı Türklerin teşkilatlanarak seslerini duyurmaları ve Çin’in bütün dünyada telin edilmesini temin edebilir. Ülkemize sığınan Doğu Türkistanlı Türkler için imkanlar hazırlayıp misafir edebilir, yardım edebilir. Onları kendi başına ve çaresiz bırakmayabilir. Diplomatik çalışmaları yapmayı devletin bürokrasi her halde iyi bilir.

Doğu Türkistan asla Çinli’nin dediği gibi yeni ülke, yeni sınır ismi verilen Sinkiang değil, Şincan değil Doğu Türkistan’dır, öyle kalmalıdır. Türkiye her ne yapacaksa çabuk yapmalıdır. Yoksa 2 milyon Kilometre kareye yakın Türk yurdunda yardım edilecek tek bir Müslüman Türk kalmayacak.

 

 

 

KAYNAKLAR

1.Orhun yazıtları

2.Yazılı basın
3.Türkiye günlüğü 137. Sayı

4.Türk Yurdu Dergisi Ekim 2018 Sayı 374

  1. İsa Yusuf Alptekin Doğu Türkistan davası
  2. Mehmet Volkan Kaşıkçı,(Global perspektifte Doğu Türkistan’daki gözetim rejimi ve toplama kampları)

7.Yeniden Milli Mücadele Dergisi

8.Godfrey Lıas Göç romanı.

 

 

Yorum Yapın

Navigate