SURİYE SAVAŞI’NDA SON DURUM

 

Arap-İslam coğrafyasını kasıp kavuran ve çoğu kez silahlı çatışmaya dönüşen isyanlar Suriye’ye de sıçradı. Peki, Suriye İç Savaşı Nasıl Başlamıştı? 15 çocuk, 6 Mart 2011 tarihinde, duvarlara “Halk rejimin düşmesini istiyor” sloganını yazmaları üzerine tutuklanarak ağır işkencelerden geçirilmişti. Dera aşiretleri çocuklarını geri almak için kolluk kuvvetlerine gittiklerinde ağır hakaretlere maruz kalmışlar ve bu olaya merkezi yönetimin müdahale etmesi üzerine 15 Mart 2011’de Dera’da protestolar patlak vermişti.(1)  Tabi olarak protestoların başlaması her ne kadar iki kadın doktorun tutuklanması ve sonrasında yaşanan gelişmeler olarak anılsa da bu olayın Suriye yangınını ateşleyen kıvılcım olduğunu, Suriye’de   rejime karşı ayaklanmanın ardından daha büyük sorunların yattığını da belirtmek gerekir.

2011 yılına girildiğinde Suriye’de yaşanan kuraklık olaylarının artan etkisini, gıda fiyatlarındaki artışını, enerji sıkıntısının baş göstermesini, siyasi alanda yaşanan kısıtlamaları, rejimin mezhep temelinde uyguladığı ayrımcılığı, adil yargılanmanın önüne geçilmesini, kitlesel göz altıların yaşanmasını, sosyal adaletsizlikleri, kolluk kuvvetleri ve istihbarat örgütlerinin halkın üzerindeki baskılarının artmasını, Hama’da düzenlenen devlet terörünü, Suriye iç savaşının ardında yatan büyük sorunlar olarak  sıralayabilmemiz mümkündür.

Protestolar 22 Mart 2011’de ülke geneline yayıldı. Haziran 2011 – Suriye’de ayaklanmanın başlamasından yaklaşık 6 ay sonra halk, Türkiye sınırına akın etmeye başladı. Ağustos 2011 – Türkiye, Suriye ile ilişkilerini askıya aldı. 23 Haziran 2012 – Türk Hava Kuvvetleri’ne ait bir F-4 tipi savaş uçağı, Malatya’dan havalandıktan sonra Akdeniz üzerinde Suriye tarafından düşürüldü.

2012 –Temmuz  Esad rejimin çekildiği bölgelerde PKK/PYD terör örgütü hızla hâkimiyet kurdu. Terör örgütü PYD 19 Temmuz 2012’de Ayn El Arab’ı (Kobani), bir gün sonra Afrin’i, 23 Temmuz’da Kahtaniye (Dirbesiye) ve Haseke’ye bağlı bazı köyleri kontrolü altına aldı. 11 Mayıs 2013 – Hatay’ın Reyhanlı ilçesinde iki bombalı saldırı düzenlendi. Saldırıda 52 kişi hayatını kaybederken, 140 kişi de yaralandı.

2014 Ocak– Terör örgütü IŞİD, daha sonraları “kalesi” olarak anılacak Rakka’yı ele geçirdi. Bu dönem IŞİD tehdidinin yükseldiği dönem oldu. PKK/PYD terör örgütü, 2014 yılının Ocak ayı başında Afrin, Kobani ve Cezire’de sözde kantonlar kurarak, özerklik ilan etti. PYD Kendisine muhalif herkesi etnik kimlik gözetmeksizin bölgeden zorla göç etmeye zorladı.

24 Kasım 2015 – Rus Hava Kuvvetlerine ait SU-24 tipi savaş uçağı Suriye sınırında TSK tarafından düşürüldü. Ağustos 2016 – PKK/PYD terör örgütü, ABD’nin desteği ile Fırat Nehri’nin batısındaki Menbiç’i işgal etti. 24 Ağustos 2016 – Türkiye Fırat Kalkanı Harekâtını başlattı. Harekâtın amaçlarından ilki sınıra yakın bölgede 5 bin kilometrekarelik IŞİD ve PKK/YPG gibi terör örgütü unsurlarını temizlemekti. Diğer bir amaç ise PKK’nın sınırın öte tarafındaki kolu PYD’nin ele geçirdiği şehirlerde kurduğu kantonları birleştirme çabasını engellemekti.

14 Nisan 2018 – ABD, İngiltere ve Fransa Suriye’yi vurdu. Saldırıda ilk etapta başkent Şam’daki Cumhuriyet Muhafızları, Dumeyr Havaalanı, Şam Uluslararası Havalimanı çevresi, Cemeyre Bilimsel Araştırmalar Merkezi, Kasyun Dağı’ndaki hava savunma sistemleri, Kisve ve Kalamun bölgelerindeki askeri noktalar vuruldu.(2)

18 Haziran 2018 – TSK resmi Twitter hesabından yapılan açıklamada “Daha önce mutabık kalınmış,  Münbiç Yol Haritası ve Güvenlik Prensipleri doğrultusunda, Fırat Kalkanı Harekât alanı ile Münbiç arasında kalan hatta TSK ve ABD Silahlı Kuvvetleri unsurları tarafından 18 Haziran 2018 tarihinden itibaren bağımsız devriye faaliyetlerine başlanmıştır. ” ifadelerine yer verilerek Münbiç bölgesindeki ortak devriyeler duyuruldu.(3)

17 Eylül 2018 – Soçi’de Türkiye ve Rusya arasında İdlib çatışmasızlık bölgesine yönelik bir mutabakat imzalandı. Mutabakat zaptına göre;

– Rusya Federasyonun İdlib’de askeri operasyonlar ve saldırılardan kaçınılması için gerekli önlemleri alacağı,

– 15-20 kilometre derinliğinde silahsızlandırılmış bir bölgenin (demilitarized zone) kurulacağı,

– Çatışan taraflara ait ağır silahların (Çok namlulu roketatar sistemleri, tank, havan, top vb.)  10 Ekim’e kadar silahsızlandırılmış bölgeden çekileceği; terörist grupların, silahsızlandırılmış bölgeden 15 Ekim’e kadar çıkacağı,

– Belirtilen bölgede Türk ve Rus askerleri tarafından devriye faaliyetleri yürütüleceği, – M4 (Halep-Lazkiye) ve M5 (Halep-Hama) otoyollarının 2018 yılı sonuna kadar güvenliğinin sağlanarak trafiğe açılacağı,

– Bu faaliyetler kapsamında İran, Rusya, Türkiye’nin Müşterek Koordinasyon Merkezi kuracağı hususları karara bağlandı.(4)

12 Aralık 2018 – Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Ülkemizin beka meselesi olarak gördüğümüz Suriye politikasındaki derin görüş ayrılıklarımızın gelecekteki daha büyük iş birliklerimizin önünde engel oluşturmasına izin vermemeliyiz. Bu anlayışla Fırat’ın doğusunu bölücü terör örgütünden kurtulmaya yönelik harekâtımıza birkaç gün içinde başlayacağımızı ifade ettik, ifade ediyoruz. Hedefimiz asla Amerikan askerleri değildir. Bölgede faaliyet gösteren terör örgütü mensuplarıdır” diyerek, Türkiye’nin Fırat Nehri doğusundaki PKK/PYD terör örgütüne yönelik bir operasyon başlatacağını duyurdu.(5)

14 Ocak 2019 – ABD Başkanı Donald Trump, “Türkiye Kürtleri vurursa onları ekonomik olarak yıkıma uğratırız” açıklamasını yaptı.11 Aynı açıklamada Trump Suriye’de 20 millik (32-33 km lik) bir güvenli bölgenin tesis edilmesinden bahsetti.( bu sözler alenen Türkiye’yi düşman ilan etmekti.)

ÇÖZÜME YÖNELİK DİPLOMATİK GÖRÜŞMELER

Suriye’de iç savaşının sona erdirilmesi için düzenlenen ilk uluslararası zirve 30 Haziran 2012 tarihinde Cenevre’de gerçekleştirildi. Bu zirvenin gerçekleştiği tarihte Suriye’de hayatını kaybedenlerin sayısı 10.000, sığınmacı konumuna düşmüş kişilerin sayısı ise 112.000 civarındaydı.

BM Suriye Özel Temsilcisi Kofi Annan koordinatörlüğünde gerçekleşen zirveye BMGK daimi üyeleri ABD, Rusya, Çin, İngiltere ve Fransa’yla beraber AB temsilcileri, Türkiye, Katar, Kuveyt, Arap Birliği Temsilcileri ve Irak katılırken Suriye rejiminden ve muhalefetinden katılım olmadı. “Cenevre Eylem Grubu” ismiyle anılan ülkeler, yapılan zirve sonucunda şu kararlara imza attı: • Suriye rejimini ve muhalifleri kapsayan bir geçiş hükümeti oluşturulması, • Oluşturulacak geçiş hükümeti yapısında ülkedeki tüm gruplara temsil hakkı verilmesi• Suriye halkının isteklerini kapsayacak ve ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde anayasa ve yargı sisteminin revize edilmesi, • Hukuka uygun bir şekilde çok partili serbest seçim sistemine geçilmesi, • Oluşturulacak geçiş hükümetinde Suriyeli kadınların da temsil  edilmesi.(6)

22 Ocak-16 Şubat 2014 tarihinde Cenevre-2 görüşmeleri başladı. Suriye’de hayatını kaybedenlerin sayısı 135.000’e, mülteci konumuna düşenlerin sayısı 3.000.000’a ve ülke içinde yer değiştirmek zorunda kalan Suriyelilerin sayısı 6.000.000’a ulaştı.

Cenevre-3 görüşmeleri gecikmeli olarak 1 Şubat 2016 günü başlayabilmişti. Birkaç gün devam eden görüşmelerin ardından Stefan De Mistura tarafından görüşmelerin 25 Şubat 2016’ya kadar askıya alındığı açıklanmıştı. İran ilk defa Cenevre-3 görüşmelerinde sürece dâhil edilmek istenmiş ve zirveye davet edilmişti. Tüm bu görüşme karmaşası içinde Suriye’de hayatını kaybedenlerin sayısı 250.000’e, sığınmacı konumuna düşenlerin sayısı 6.000.000’a ve ülke içinde yer değiştirmek zorunda kalanların sayısı 7.600.000’a ulaşmıştı.(7)

20 Aralık 2016’da açık kaynaklara düşen haberlere göre Türkiye, Rusya ve İran, Suriye’de ateşkes yapılması hususunda mutabakata vardılar. Türkiye, Rusya ve İran garantörlüğünde 30 Aralık 2016’da yürürlüğe giren ateşkesin ardından devam eden süreçte, daha önceden kararlaştırıldığı üzere Kazakistan’ın başkenti Astana’da barış görüşmelerine başlandı. 23 Ocak 2017 tarihinde Astana’da gerçekleşen ilk görüşmede sonuç bildirisi Kazakistan Dışişleri Bakanı Kayrat Abdrahmanov tarafından okundu.

Suriye görüşmelerinin ikinci turu, Kazakistan’ın başkenti Astana’da 16 Şubat 2017 tarihinde gerçekleştirildi. Astana görüşmelerine Rusya, Türkiye ve İran temsilcilerinin yanı sıra Suriye rejimi delegeleri ve muhalifler de katıldı. Astana’da muhaliflerle Suriye hükümeti doğrudan görüşmedi.

23 Şubat 2017 tarihinde Cenevre-4 görüşmeleri başladı. Aralık 2016’da Türkiye, Rusya ve İran’ın çabalarıyla yürürlüğe giren ateşkesin ardından gerçekleştirilen Cenevre-4 görüşmelerine, BMGK 2254 sayılı kararının dışında, “terörle mücadele” başlığı eklendi. 22 Mart 2017 tarihinde başlayan Cenevre-5 görüşmelerinde de odak noktası terörle mücadele konusu oldu.

Suriye’de somut adımlar atılmasını başaran Astana sürecinin 3-4 Mayıs 2017’de tarihlerinde gerçekleşen 4. görüşmesinde gündemde “çatışmasızlık bölgeleri” vardı. Ancak İran’ın çatışmasızlık anlaşmasında garantör ülke konumunda olmasından rahatsız olan muhalefet kanadı anlaşmaya tepki gösterdi. Suriye’de çözüme yönelik somut adımların bir türlü atılamadığı Cenevre görüşmelerinin altıncısı 16-20 Mayıs 2017 tarihleri arasında gerçekleşti. Cenevre-6’nın odak noktası 2254 sayılı BM kararının tatbikine yönelik somut adımlar atmaktı.

4-5 Temmuz 2017 tarihleri arasında gerçekleşen 5’nci Astana görüşmesinde ilk temas, Türkiye, Rusya ve İran’dan teknik heyetler arasında yapıldı. Daha sonra Esad rejiminin BM temsilcisi Caferi başkanlığındaki rejim heyeti, Rusya ve İran heyetleriyle görüştü. BM Suriye Özel Temsilcileri ile ayrı ayrı heyet görüşmeleri yapan taraflar 10 Temmuz 2017’de Cenevre-7 zirvesinde ilk defa yüz yüze görüşebileceklerinin sinyalini verdiler. Cenevre-7’de de önceki görüşmelerde olduğu gibi BM Güvenlik Konseyi’nin 2254 sayılı kararında kabul edilen ateşkes, terörizm, Anayasa ve siyasi geçiş konuları ele alındı.

14 Eylül 2017 tarihinde 6.Astana görüşmeleri Türkiye, Rusya, İran, ABD, Birleşmiş Milletler (BM), Ürdün, Esad rejimi ve muhalefet heyetleri arasındaki teknik ikili ve üçlü görüşmelerle başladı. ilk kez 2. Astana görüşmesinde gündeme gelen Esad’ın elindeki tutukluların ve esir tutulanların karşılıklı serbest bırakılması, cenazelerin teslim edilmesi konuları da ele alındı.

30 Ekim 2017 tarihinde başlayan 7. Astana görüşmelerinin ana başlıkları ise şöyleydi; Esad rejiminin cezaevlerindeki tutuklu ve esirleri serbest bırakması, rejimin yaptığı ateşkes ihlalleri, Doğu Guta başta olmak üzere abluka altındaki bölgelere insani yardım ulaştırılması.

2017 sonlarında Astana görüşmeleri Soçi’ye taşındı. 22 Kasım 2017 tarihli 1’nci Soçi Zirvesinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Vladimir Putin ve Hasan Ruhani bir araya geldi. Türkiye, Rusya ve İran arasında yüksek düzeyde gerçekleşen zirve, tüm dünyada büyük yankı uyandırdı. Soçi Zirvesi’nin dikkat çeken sonuçları:

  • Suriye’de tüm tarafların katılacağı Ulusal Diyalog Kongresi düzenlenecek. • Savaş sonrası Suriye’nin sosyal ve ekonomik açıdan yeniden inşasında Türkiye, İran ve Türkiye yer alacak. • Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ifadesine göre terör örgütü PKK’nın Suriye yapılanması PYD kongreye katılırsa, Türkiye burada yer almayacak. • Ülke genelinde BM gözetiminde demokratik seçimlerin yapılması, siyasi çözümün Cenevre görüşmelerinde tamamlanması kararlaştırıldı.

Cenevre görüşmelerinin 8’incisi, iki bölümlü olarak 28 Kasım 2017’de başlatıldı. BM Suriye Özel Temsilcisi Staffan de Mistura, rejim ve muhalif heyetleriyle ayrı ayrı bir araya geldi. Muhalifler açısından görüşmelerin 4 temel başlığı olan geçiş yönetimi, anayasa, seçimler ve terörizmle mücadele konularının tamamı masaya yatırıldı. Rejim Heyeti ise sadece terörizm konusunu masaya yatırdı. BM, rejim ve muhalifler konularda anlaşamadı.

Soçi Zirvesinin ikincisi, 30 Ocak 2018’de gerçekleştirildi. Zirveden önce Muhalefet, bayrak ve flama sorunu yaşadı ve Zirveye katılmama kararı aldı. Muhalefet temsil yetkisini Türkiye’ye devretti. Zirveye, Türkiye’nin net tavrı üzerine PYD kabul edilmedi.

27 Ekim 2018’de Suriye’de çözüm arayışı için, Türkiye, Rusya, Fransa ve Almanya’nın katılımıyla İstanbul’da bir dörtlü zirve düzenlendi. Suriye’de yürürlüğe konan ateşkesin ve militan gruplara karşı mücadelenin sürmesi gerektiğine vurgu yapıldı. Yılsonuna kadar anayasa komitesinin kurulmasının hedeflendiği aktarıldı. (8)

İsviçre’de bir araya gelen Türkiye, Rusya ve İran dışişleri bakanları, anayasa komisyonu için ortak deklarasyonu 18 Aralık 2018’de duyurdu. 150 kişiden oluşacak Anayasa Komitesinde rejim ve muhalifler 50’şer kişi belirlerken, De Mistura da son 50 kişiyi Suriyeli aydın ve sivil toplum temsilcileri arasından seçecekti. İlk 50’şer kişilik grup üzerinde nispeten  kısa sürede uzlaşan taraflar, son grup konusunda rejimin uzlaşmaz tavrı nedeniyle anlaşmazlık yaşamıştı.

Kaynaklar:

  1. https://www.stratejikortak.com Suriye’de İç Savaş
  2. https://www.haberturk.com/abd-baskani-trump ‘tan Suriye açıklaması
  3. https://www.yenicaggazetesi.com.tr/tsk-menbice-girmeye-basladi.
  4. Milliyet Gazetesi 09.2018
  5. Milliyet Gazetesi 12 Aralık 2018
  6. yy.Ens.Özel Rapor s.12
  7. yy.Ens.Özel Rapor s. 13
  8. bbc Türkçe haberler 27 Ekim 2018

Yorum Yapın

Navigate