Ortadoğu’da Yeni, Kanlı Senaryolara Karşı Uyanık Olalım!

Yargısız İnfaz Ne Anlama Geliyor?

27 Ekim 2019 tarihinde ABD başkanı Trump, Rusya kontrolüne terk edilen İdlib vilayetimizde bir harekât gerçekleştirildiğini duyurdu. Duyuruda DEAŞ ismi verilen, bölgenin işgaline zemin hazırlamak için terör eylemleri yaptırılan örgütünün lideri olduğu iddia edilen kişinin öldürüldüğü iddia edildi. Bu iddianın gerçek olması ya da olmaması ayrı bir tartışma konusu olmakla beraber konunun esasına dikkat çekmek isteriz.

ABD halkını temsil etmediğine inandığımız başkan ve yöneticilerinin gerçekleştirdiği, uluslararası hukuku ihlal ederek, sivillerin de ölümüne sebep olan bu kanlı eylemi, hükümranlık haklarımızın ihlali sayarak protesto ediyoruz.

Dünya siyaset tarihinin yüz karası Trump’ın; İslâm’ı, İslâm dünyasını, Türkiye Cumhuriyeti’ni, Türk Milleti’ni aşağılayan seviyesiz, ciddiyetsiz, bayağı, insanlıktan nasibini almamış cahil eşkıyalara ve ağzı köpüren barbarlara yaraşır üslubunu, kullandığı kan ve nefret kokan tahrikçi tüm ifadelerini lanetliyoruz!

Halife Kime Denilir, ABD İslâm Devleti’ni mi Yıktı?

Her şeyden önce gerçekleri ortaya koymak gerekir. 27 Ekim gerçekleştirildiği iddia edilen operasyon, bilinmez gerçekleri ne olursa olsun, zararı Müslümanlara yönelik psikolojik harekâtın ürünü, düzmece, kanlı bir tiyatrodan ibarettir. Trump isimli cehalet timsali, vahşet temsilcilisinin iddia ettiğinin aksine öldürülen ya da öldürüldüğü iddia edilen kişi ne halifedir ne de yıkılan -haşa!- İslâm’dır.

Halife; İslâm literatüründe iki anlamda kullanılır.

Birinci anlam, “hazreti insan”dır. Her mü’min, yani iyiliği, doğruluğu, adaleti, hakk’tan olanları temsil eden bilinçli birey, yani eşrefi mahluktur. Allah’ın birliğini tasdik eden, son resule tabi olan, doğru ve güzel olan tüm hasletleri savunmaya ahdetmiş, insanları kötülükten men etmeye gayret eden her insan “Halife”dir. Öldürülen kişinin ne bu dünyada ne de ahiretteki hesabı görülmediği için halife öldürüldü yalanı, en adi ve cahilce küfürdür. Kaldı ki üstlendiği terör misyonunu ifa eden bu eli kanlı insanın, sadece halifelik kavramını istismar eden bir kukla olduğu da aşikardır. Yeryüzünde iyiliği savunanlar “hazreti insanlar” ölmez, ölse de yenileri yeryüzünde yürür.

“Halife” kavramının ikinci anlamı, esas kavganın düğümlendiği noktadadır. Yeryüzündeki tüm Müslümanları temsil etme yetkisini elinde bulunduran, inanan inanmayan, doğru ve güzel tüm insanların gönül hoşnutluğu ile tabi olduğu, bağlandığı, batılın tüm temsilcilerinin, zalimlerin, kan dökücülerin karşısında tir tir titrediği, onu görünce şeytanların dilinin düğümlendiği, gönülleri fetheden, dünyaya Allah’ın şanını yayan, insanlığa müjdeyi, furkanı getiren, anlatan ve sevdiren; Müslümanlara kardeş olmayı öğreten, yaşamı sürecince tartışılmaz devlet başkanı, irtihali sonrasında da icraatları ile ışık kaynağı, önderi olan Hazreti Peygamberdir. Onun kurduğu siyasi yöneticilik makamında, minberde İslâm dünyasına hizmet etmek amacıyla, alimlerin işareti, yöneticilerin bağlanması ve halkın kabulü ile belirli süre için, “onun ardından oturan” kişiye halife denir. ABD’nin işgalci güçleri Halife’yi -haşa- öldürmemiştir. Bu psikolojik harekât dada önce de “Usame Bin Ladin” isimli kişi için tertip edilen tiyatronun aynısıdır. Bazı cahiller sadece, kendi icat ettikleri bir kuklaları öldürdüklerini iddia ederek, kan kokan söylemleri ile İslâm’a dil uzatmaya yeniden cüret etmişlerdir.

Dünya âlem bilsin ki İslâm dünyasının meşru “halifesi” Türkiye Büyük Millet Meclisi’dir. “Hilafet, Meclis’in manevi şahsiyeti ile mündemiçtir.” Türk Milleti de meclisi de dimdik tüm iç ve dış taarruzlara rağmen ayaktadır. İslâm dünyasına hizmet etmek için, Türk Milletine hakanlık etmek için ayakta kalacaktır. Trump isimli küfür temsilcisinin iddia ettiği gibi “Türk ordusu bize saldırsaydı onları yok ederdik!” tarihin aksini ispat ettiği bir bühtandır! Tarih; Türk Milleti’nin mezarını kazmaya yeltenen sırtlan sürülerinin pişmanlık hikayeleri ile doludur.

Bağdadi Kimdir?

İslâm’ı temsil etme yetkisi ve yeterliliği olmayan, yaptıkları eylemlerden en çok Müslümanların zarar gördüğü kuklalar; hangi kutsalı istismar ederse etsin, Batı’nın hastalıklı fikir kulüplerinde eğitilip ‘lider’ denilenler hangi müstesna kahramanımızın ismini kullanırsa kullansınlar, bu sahte liderlerin isimleri önüne hangi İslâm unvanı koyulursa koyulsun, Ebubekir essıddık’ın, Hamzaların adı ve aziz hatırası pirüpak olarak bilinecektir. Peygamber’in ‘halifesi’ unvanı makamların en üstü anılacak, İslâm daima muzaffer olarak kalacaktır! Kuklalar ise emperyalizme hizmetlerinden dolayı hep lanetle anılacaklardır.

DAEŞ isimli yapı İslam’ın adını kullanarak emperyalizmin Ortadoğu’daki emellerine ulaşmak için kullandığı, ülkemizde de yüzlerce insanı katleden, kirli bir terör örgütüdür. Eğiten, silah ve lojistik destek veren, Müslüman kanının akması için bunları sahaya süren emperyalizmin temsilcileri miadı dolan kuklalarını zamanı gelince de acımazsızca ortadan kaldırmaktadırlar.

İslâm Sahipsiz Değildir! Koruyucusu Beliğdir!

Tüm temel insan haklarını, uluslararası hukuku ihlal ederek, sivillerin de öldürüldüğü bu kanlı eylemi, hükümranlık haklarımızın ihlali sayarak protesto ediyoruz. Herkesin aksi ispat edilene kadar suçsuz olduğu, üzerine atılı bulunan suç ne kadar ağır olursa olsun adil ve tarafsız mahkeme tarafından yargılanmadan hiç kimsenin infaz edilemeyeceği evrensel kaideleri olmasına rağmen operasyonla bu kaidenin çiğnenmesi bölgemizde maksatlı bir psikolojik harekâtın işaretidir.

Yargılanmadan infaz edildiği iddia edilen bu kişinin, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuracağı, uluslararası gözleme açık mahkemelerde yargılanması ve kendisini kimlerin kullandığının deşifre edilmesi gerekirdi. Bu operasyonla gerçeklerin ortaya çıkması engellenmiştir. Bölgemizde emperyalizmin sahaya sürdüğü kandırılmış kuklalara karşı  artık uyanık olma zamanı gelmiştir.

Yorum Yapın

Navigate