OSMANLI NİYE YIKILDI?

NEDEN?

 Herkes bir şey söylüyor; Osmanlı neden yıkıldı? Herkesin bir diyeceği var elbette! Bizim de diyeceğimiz vardır. Koskoca bir cihan devleti Osmanlı Devleti neden yıkıldı? Aklı ereninde ermeyenin de bir diyeceği var. Kime sorsanız size bir şeyler söyler.

Pek çok tarihçi, birçok ilim adamı Osmanlı Cihan devletinin gelişip güçlenmesi ve yaklaşık 20 milyon kilometre kare alanı bulması sırasında nasıl gelişti, sonrasında ne oldu da geriledi ve yıkıldı?

Birinci Viyana dönüşünden başlamak üzere ikinci Viyana bozgununa, bir sürü savaşlara ve anlaşmalara bağlayabilirsiniz. Haksız da sayılmazsınız. Devlet büyüdükçe yapılan israfa, padişahların sefere çıkmamasına da bağlayabilirsiniz.

Osmanlının yakalamış bulunduğu ihtişam içinde gelişmenin, ilerlemenin bırakılmış olmasını, yeniçeri askerinin aslını kaybetmesi, bu arada Avrupa ülkelerinin gelişip serpilmesini ve teknolojik gelişmenin zirvesine varmasını ve sanayileşmesini söyleyebilirsiniz haksız da sayılmazsınız.

YENİLMEZSİNİZ…

İzlediğim bir dizide senaristin belki kendisinin bile farkına varmadığı net açık bir söz vardı. Adam biz bu kadar güçlü iken bize bunu nasıl yaptılar? diye soruyor. Muhatabı ise; “Evet, dokunulmaz olabilirsiniz, sizden daha güçlü kimse olmayabilir ama bir kere dokunulursanız artık ne kadar rakibiniz varsa size dokunur.” diye cevap veriyor.

Osmanlı öncelik olarak çok uzun yıllar Muhteşem Osmanlı olarak dünya milletlerini dize getirmiş ve kontrol etmiş. Kimini mektupla kimini elçiyle ve kimini de silahla kuvvetle. Herkesin bir tek kanaati var “yenilmezsiniz.” Kanaat bu bunu bilen ve aklının, yüreğinin derinliklerinde böyle bir duyguyla size rakip olanlar zaten maça 1-0 mağlup çıkıyorlar. Yani maça çıkanlar, sizinle savaşanlar maça yenik başlıyorlar. Böyle bir psikoloji ile savaşa tutuştuğunuzda öncelikle zaten yenilgiyi baştan kabullenmiş olursunuz. Ancak ben de ne vurabilirsem kâr diye düşünürsünüz.

Osmanlı ise mantık ve zihniyet olarak ben yenilmezim, beni kimse yenemez diye savaşa başladığı için muhataplarını her zaman üstün bir psikoloji ile karşıladığı için kolaylıkla yenmiş ve baş edebilmiştir. Üstelik ekonomisi bile askeri disiplin üzerine kurulmuş olduğu için askeri bir taraftan ülkesi için üretirken bir yandan da askeri eğitimini ve hazırlığını her zaman tamamlamış, “Haydi” denilince de sefer yollarına düşmüştür.

BİR KERE YENİLİRSENİZ!

Peki, o zaman Osmanlı neden yıkıldı veya Osmanlının gerileme ve yıkılma nedenlerinin en bariz olanı nedir? Viyana bozgunu mu? Kırım Hanının ihaneti mi?  Yeniçerilerin bozulması mı? Devlet adamı yetiştiren Enderun ve ordunun bozulması mı? Has, tımar ve zeametin bozulması yani ekonominin bozulması mı hangisi?

Bir kerede yenilirseniz? Bozgunu hem ruhunuzda hem de hayatınızda yaşarsınız. Eğer bir kerecik bile olsa yenildiğiniz takdirde hem kendi ruh haliniz hem de düşmanlarınızın ruh hali tamamen değişir ve eski yenilmezler ruhen yıkılır, eksi yenilenler ise yenebileceklerini, düşmanları ile baş edebileceklerini görürler.

MÜNECCİMLERLE DEVLET İDARE ETMEK

Devlet adamları, vüzera takımı, ulema takımı bu yıkılışın önüne niye geçemediler? Her biri birçok dil bilen, devrinin en büyük şairleri, edebiyat adamları ile boy ölçüşecek ilme ve sanata sahip padişahlar; neden müneccimlere ve falcılara göre devlet idare etmeye başladılar? Ordunun başında zaferden zafere koşan Padişahların saraya kapanması veya av peşinde koşması, çiçeklerle lalelerle ilgilenmesi ve sarayın kürkle kaplanmasını hastalık haline getirmesinin sebebi ne olabilir?

Müneccimlerin falcıların devletin kaderine hâkim hale gelmesini anlayabilmek mümkün mü? Mevkilerin ve makamların para ile alınıp satılmasının sebebi nedir? Devlet kadar değerli devlet adamları yetiştiren, devlet kendini nasıl olurda damat olmanın dışında hiçbir özelliği olmayan insanlara teslim edilebilir. Bu hale gelmesinin sebebi ne olabilir?

ŞEHZADELER SANCAKLARA…

Osmanlı Cihan devletinde 6-7 yaşına eren şehzadeler eğitim ordusu ile birlikte tayin edildikleri sancaklara gider; gittikleri sancakta hem devlet idaresini öğrenir, eğitimlerini tamamlar. Kendileri padişahın olması gereken bikirim ve donanımda yetiştirilir. Şehzade padişah olmazsa devletimizin geleceğinin olmayacağı onun içinde her şehzadeye mutlaka Padişah olması telkini yapılır; şehzade kendisinin mutlaka padişah olması gerektiğine inanır ve iman eder.

Şehzade bulunduğu sancağın gelişimini ve güçlenmesini, kendi ordusunun sevk ve idaresini, ekonomik gelişim ve adalet sistemini kontrol eder, devlet idare etmeyi öğrenirdi. Yani padişahlığın gereklerini vali olarak yapar, tatbik ederek öğrenirdi. Padişah olduğunda devlet idaresini en iyi şekilde öğrenmiş, sancağında, bilgi ve tecrübesinde pişmiş, devletin sorunlarından ve her şeyinden haberdar, çözümleri olan bir devlet başkanı olarak tahta otururdu. Böyle bir devlet başkanının devletin gelişme ve yükselme ile ilgili düşüncelerinin ve gayretlerinin olması, cepheden cepheye koşması veya organize etmesi zor olmasa gerek.

EKBER VE ERŞAT PADİŞAHLAR DÖNEMİ

Yeni padişah olan Şehzade tahta oturduğu zaman yaşı kaç olursa olsun kimi nereye atayacağını, neyi kiminle yapacağını bilirdi. Sancakta birlikte çalıştığı hocaları ve paşalarından meydana gelen ekibini devlet idaresine yerleştirerek kimin ne yapacağını bilirdi. Onun için de her şehzadenin kendi kabinesi, ekibi olur ve herkes kendi şehzadesini tahta geçirmek için gayret ederdi. Lakin kim önce gelir tahta oturursa padişah oydu ve diğerleri, diğer şehzadeler öldürülürdü ki devlette çok başlılık iddiası olmasın.

Yukarıda saydığımız ve sayamadığımız birçok sebep olmakla birlikte Osmanlı Cihan devletinin gerilemesinin ve yıkılmasının en büyük sebebi eğitimsiz, saray odalarından alınarak tahta geçirilen padişahlardır. Padişah 1. Ahmet’ten başlayarak tahta geçen bütün padişahlar istisnalar hariç Ekber ve Erşat sistemine göre tahta geçmişlerdir. Yani en yaşlı ve en akıllı olan; akıllı olmak devlet idaresinde yetmiş midir? Elbette aklın yanında bilgi birikim ve tecrübeye ve tanıyıp bileceğiniz ekibe, devlet adamlarına ihtiyacınız vardır.

FİTNE VE FASADIN HÂKİM OLDUĞU DEVLET

İstisnalar olmakla birlikte Devlette kıymetli devlet adamları çok zaman fitnenin ve fesadın ardından, kellesini ya cellâda bırakmış veya görevden uzaklaştırılmıştır. Bu fitne ve basiretsizliklere rağmen devletimizin yapısının ve omurgasının sağlamlığı bir süre götürmüşse de devlet uzun süre bilgisiz devlet adamları elinde küçülerek 1. Dünya harbi günlerine gelmiştir.

  1. Cihan harbine basiretsiz ve bilgisiz devlet adamları yüzünden 2 milyon250 bin askerle başladığımız halde istiklal harbinde elimizde 200 bin civarında asker kalmıştır onlarında pek çoğu malul.2 milyon canımızı bozuk para gibi cahil ve bilgisiz devlet adamları yanlış politikalarla harcamışlardır.
  2. Dünya harbinden sonra Balkanlardan ve Kafkaslardan ve Arabistan yarımadası ve mağrip ülkelerinden geriye Yüce Allah (c.c) lütfu birkaç basiretli ve kahraman devlet adamı sayesinde istiklal harbinden sonra elimizde Anadolu ve Batı Trakya kalmıştır. Şükür ki kalmıştır.

Günümüzde devleti idare edenler; Ekber ve Erşat sistemindeki devlet kadrolarından farklı mı diye düşünmekten kendimi alamıyorum. Tarih İnşaallah tekerrür etmez, çünkü, İnşaallah biz yanılıyoruzdur çünkü, ikinci bir Anadolu’muz yok!

 

 

 

 

 

 

Yorum Yapın

Navigate